İnsanlar evrenin ne kadar büyük olduğunu ve insan yaşamının da ne kadar kısa olduğunu anladıklarında kalpleri feryat ediyor. Bu, bazen bir neşe çığlığı oluyor.. Fakat çoğumuz için bu bir korku çığlığı. Yok olma korkusu. Anlamsızlık korkusu. Kalplerimiz feryat ediyor.
Gençler neden böyle bir dünyaya çocuk getirmek isterler onu da anlamıyorum. Umarım çocuklar uzun ve mutlu bir yaşam sürer. Ancak düşünmeden edemiyorum ;böyle bir yaşama sahip olma ihtimali var mı?
Bazen insanlar umut etmek için bir sebep ararlar. Yine de, çocuk sahibi olmayan birçok genç insan var. Yani KASTEN yapmıyorlar, NEZAKETEN yapmıyorlar. Söylediklerine göre bir çocuğa yapılacak en büyük iyilik, onu bu içinde bulunduğumuz çilenin içine hiç sokmamak.
.
.
.
İLAVE OKUR GÖRÜŞÜ : Bilinmeyen bir Kıyamet senaryosu içindeler. Fakat bundan bağımsız olarak Yazarımız dünyevi kuşkularından açıkça bahsetmiştir.
Çok fazla zaman türü var. Hayatlarımızı ölçtüğümüz zaman. Aylar ve yıllar. Ya da büyük zaman: dağları yükseltip yıldızları oluşturan zaman. Ya da bir kalp atışımız ve sonraki arasında olan her şey. Bütün bu zamanların arasında yaşamak güç; bütün bunların içinde yaşıyor olduğumuzu unutmak da kolay.