duâ kulun Allah ile diyaloğa geçmesidir. duâ dilde gerçekleşen bir olay değil, onun yeri ruhtur. duâ dilden ziyade ruhun eylemidir. ve duâ sözden ziyade histir. kişinin Allah karşısında yoksulluğunu, acizliğini, perişanlığını kısacası hiç’liğini duymasıdır. işte ‘duâ bilinci’ budur. duâ eden bunları iç dünyasında duymuyorsa, tam tersine nefsinde tekebbür ve müstağnilik (kendi kendine yetme) duyguları olduğu halde diliyle acizliğini ve yoksulluğunu ifade etmiş ne anlamı var?
insanın başına bir sıkıntı gelince bize yalvarır. sonra katımızdan ona bir nimet verdiğimiz zaman ‘bu bana bilgimden dolayı verilmiştir’ der. hayır o bir imtihandır. fakat çokları bilmezler.
zümer 49