İnsan gençliğinde fırtınaların hiç yaşlanmayacağını düşünür, öyle sanır. Sonra gözünün önünde, gönlünün içinde ağır ağır yaşlanır fırtınalar. beklemek değişmez belki ama bekleyişin içi dışı, kenarı köşesi değişir. Daha bir keskinleşir, daha bir koyulaşır. Biçimsiz bir mutsuzluluğa sıkışmış bulur insan kendini ve kahrolur anladıkça: mutsuzluğun bile bir biçimi olmalıdır.