Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi

Sevda Şener

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi Gönderileri

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi kitaplarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi sözleri ve alıntılarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi yazarlarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
[...] Bazı Fransız ve İngiliz kuramcıları ise bu konuda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu yazarlara göre kurallar, toplumun gereksinmesinden doğar. Bu kuralları evrensel ve değişmez saymak yanlıştır. Fransız yazarlar, bu kurallara uymadan da güzel eserler vermiş, yeni sanat kuralları bulmuşlardır. İngiliz yazarları doğanın gerçeğine daha iyi ışık tutabilmekte, insanı daha iyi yansıtmakta ve böylece daha çok hoşa gitmektedirler. François Ogier, her ulusun zevk ve güzellik ölçülerinin ayrı olduğunu belirtmiştir. Öykünmenin yanlış bir yol olduğunu, yazarın, kendi ülkesinin insanına göre yazmasının daha doğru olduğunu ileri sürmüş, Klasiklere benzeme çabası yüzünden eski yazarın başarısına erişilemediğine dikkati çekmiştir. Pierre Corneille, koşulların değiştiğine ve körükörüne kopya etmenin tehlikeli olduğuna değinmiştir. Molière, yerli sanatın halkın beğenisine hizmet ettiğini belirtmiş, ölçütün halkın alkışı olduğunu söylemiştir.
Sayfa 97
Klasik akım tiyatroda en başarılı ürünlerini XVII. yüzyıl Fransız tiyatrosunda vermiştir. Pierre Corneille, Jean Racine, Jean Baptiste Poquelin Molière gibi büyük oyun yazarlarının yetiştiği klasik dönem, Fransız tiyatrosunun en parlak dönemidir.
Sayfa 93
Reklam
Klasik Akım
İnsanın sanat eserlerinden hoşlanması onda bir düzen fark etmesinden ileri gelir. Hoşa giden, sanat eserinin evren düzenine eş olan düzenidir.
Sayfa 93
Sanatçılar korunmakta, sanatsal gösterilere bol para harcanmaktadır. Bu konuda Fransa Sarayı öteki Avrupa saraylarına öncülük eder. Akıl ve bilgi güneşi, Kral XIV. Louis’nin sarayında doğmaktadır. Kralın bir tiyatro gösterisi sırasında sahnede güneş rolünü oynaması, resmi yaşantısında da bu rolü ne kadar benimsediğini gösterir. Öteki ülkeler Fransız kültürünün üstünlüğünü tartışmasız olarak kabul etmişlerdir. Fransa Sarayının savurganlığına değilse de şatafatlı görüntüsüne öykünülür.
Sayfa 92
Cervantes, İspanyol tiyatrosunu “üç birlik” kuralına uyulmadığı için yerer. Bir oyun kişisinin ilk sahnede kundaklı bir bebek, ikinci sahnede karşımıza sakallı bir adam olarak çıkarılmasını, oyunun bir perdesinin Avrupa’da, İkincisinin Asya’da, üçüncüsünün Afrika’da geçmesini bir bilgisizlik ve ilkellik örneği olarak görür ve dördüncü bir perde olsa, onu da Amerika’da geçirtecekler, diye alay eder.
Sayfa 87
Daniello, şiirin felsefeden daha hoş ve eğlenceli bir biçimde eğittiğini, bunun tıpkı hekimin acı ilacı şekere bulayıp yutturmasına benzediğini söylemiştir.
Sayfa 79
Reklam
Her çağda var bunlardan...
İngiltere’de Rahip T. Wilcocke, 1577’de verdiği bir vaazda, kalabalıkların doldurduğu tiyatroların Londra’nın budalalık ve savurganlık anıtı olduğunu ileri sürüyor, veba salgını dolayısı ile tiyatroların kapatılmasına değinerek, bu önlemin hastalığı ancak geçici olarak önleyebileceğini, hastalık nedenini ortadan kaldıramayacağını, çünkü asıl nedenin insanların günahı olduğunu ve bu günâha oyuncuların yol açtığını, dolayısıyla veba hastalığına tiyatronun neden olduğunu söylüyordu.
Sayfa 77
Düşünsene Shakespeare telaş etmiş...
İngiltere'de ve İspanya’da oyun yazarlığı şahlanır. Derme çatma fakat çoğunluğun rahatça gidip izleyebileceği gösterilerde dünya tiyatro tarihinin başyapıtları, büyüklüklerinden habersiz, seyircinin tutup tutmayacağı, gişe yapıp yapmayacağı endişeleri içinde sergilenir.
Sayfa 74
İtalya’da mimarlık ve plastik sanatların gelişimi, yeni teknik bulgular tiyatro yapılarını ve sahne tekniklerini etkilemiştir. İtalyan rönesans tiyatrosunun en belirgin özelliği, çarpıcı, şaşırtıcı sahne gösterileridir.
Sayfa 74
Harika!
Kilise Babaları, Hıristiyan öğretisini okuma yazma bilmeyen halka daha kolay öğretebilmek için, Kutsal Kitaptan aldıkları bölümleri oyunlaştırdılar. İsa’nın yaşantısıyla başlayıp Azizlerin öykülerine kadar uzanan bu kilise oyunları giderek büyüdü; kilisenin içinden avlusuna taştı, oradan da kent alanlarına yayıldı. Çok genişleyen ve uzun bir ön çalışma isteyen bu temsillerin yönetimi lonca esnafına devredildi. Artık kutsal öykülere halk anlatıları, gülünçlü bölümler ekleniyor, tiyatro kendi bağımsız varlığını oluşturuyordu. Bu bağımsızlık, din adamlarını tedirgin etti. Tiyatronun keyifli gelişimini kınayan bildiriler yayınladı. Fakat tiyatro, halkın sevgisi, yazarların desteği ile gelişimini sürdürdü, kendine yeni konular buldu, yeni biçimlemeler yarattı. XV. ve XVI. yüzyıllarda İspanya’da Lope de Vega gibi, İngiltere’de Christopher Marlowe, William Shakespeare gibi usta yazarlar yetiştirdi.
Sayfa 73
197 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.