Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi

Sevda Şener

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi Gönderileri

Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi kitaplarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi sözleri ve alıntılarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi yazarlarını, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
325 syf.
6/10 puan verdi
Tiyatronun ABC'Sİ
Tiyatro düşüncesinin insanlık tarihinden beri yol alışını gösteren keyifli bir kitap. Antik Yunan'dan başlayıp, Çağdaş tiyatro düşüncesiyle son buluyor. İnsanlığın zaman çizgisindeki kültürel evrimselliğiyle tiyatro düşüncesinin evrimleşmesini okuyoruz. İnsanlık savaşlarla birbirini öldürürken tiyatronun da bundan payını alarak, yapısal değişikliğe ve düşüncesel farklılıklara uğradığını görüyoruz. Felsefik açıdan düşünürlerin tiyatroya bakışı zaman zaman birbirini destekler, zaman zaman da taban tabana zıtlaşır. Buradan anlaşılan tiyaroyu hangi öncülerin ya da hangi yazarın oyunu yöneldiysek onun bakış açısıyla ilgilenmemiz, onun fikirleriyle sahnelememiz gerekir. Böylece seyirciye vereceğimiz mesajın en doğru iletimi sağlanabilir.
Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi
Dünden Bugüne Tiyatro DüşüncesiSevda Şener · Dost Kitabevi · 2015142 okunma
Maskelerimiz
Bu hızlı devinim çağında insan çeşit çeşit rollere bürünmüştür. Ailesi içinde başka, dostları arasında başka, toplumda başka maskeler kullanır. İşte uygar toplum yaşamının insanı böldüğü çağımızı tiyatronun görevi, maskeleri atıp gerçek öze kavuşmaktır.
Sayfa 312 - Jerzy Grotowsky ve Yoksul Tiyatro
Reklam
Olanı ve Olmayanı Göstermek
Oyuncu sahnede rolünü oynarken neler yaptığını gösterdiği gibi neler yapmadığını, başka deyişle daha neler yapabilecekken yapmadığını da gösterebilmelidir. Örneğin, "sana bunu ödeteceğim" dediği zaman "seni bağışlıyorum" demediğini fark ettirecektir.
Sayfa 289
Oyuna Uzak Açı Kazandırmak
Brecht açıklamasını sürdürerek oyuncunun, yarattığı karakter olduğu kanısını uyandırmaması gerektiği gibi, oyunda gösterilen olay ve durumları da sanki ilk kez oluyormuş gibi karşılamamasını, böyle bir aldatmacaya başvurmamasını ister. Oyuncu oyunun nasıl başlayıp nasıl biteceğini önceden bildiğini oyunuyla ortaya koymalıdır. Böyle yaparak olaylara uzak açı kazandıracak, olaylar arasındaki bağlantıları göstermeyi başaracaktır. Böylece seyirci olayın tümünü, olayların akışını, insanlar ile eylemleri arasındaki çelişkileri görebilecektir.
Sayfa 286
Karakteri Yaşa(ma)mak
Oyuncu bir an bile canlandırdığı karakterle bütünüyle özleşmemelidir. "Lear'i oynamıyordu, Lear'in kendisiydi" yolunda bir yargı gerçekte oyuncu için olumsuz bir yargıdır. Oyuncunun görevi karakteri göstermektir yalnızca, daha iyi bir deyişle, o karakteri yaratmaktan öte bir şeydir.
Sayfa 289 - Küçük Organon
O Senin Güzel Bakışın
Sanat ve edebiyat konusundaki görüşlerini tiyatroyu da kapsayacak biçimde dile getiren Oscar Wilde, tiyatroda gerçekçiliğe, ahlak eğiticiliğine, yazarın kendine dile getirmesine karşı çıkmıştır. Oscar Wilde, "taklit" yerine "düzeltme" ilkesini kabul etmiştir. Sanat, yaşamı taklit etmemeli, yaşamı düzeltmelidir. Ahlak açısından ise sanat tümden "yararsız" olmalıdır. Yazarın eseri ile bir anlamı dile getirmesi sorununa gelince, bu anlam yalnız yazardan değil, seyirciden, okurdan da gelir. Güzel bir şeyin anlamı o güzeli yoğuranın ruhundan geldiği kadar o gözle bakmanın ruhundan da kaynaklanır.
Sayfa 228
Reklam
Sanat Sanat İçin?
İngiltere'de "Sanat sanat içindir" parolası ile gerçekçiliğe karşı çıkan estetikçiler sanatın kendisini gerçekleştirmekten başka bir görevi olmayacağı görüşünü savunmuşlardır. Bu görüşün sözcüsü olan Oscar Wilde, Dorion Gray'in Portresi (1890) adlı romanına yazdığı önsözde, sanatçının güzel şeyler yarattığını, sanatın amacının, sanatçının amacını gizlemek ve sanatı gözler önüne sermek olduğunu söylüyordu. Oscar Wilde'a göre seçkin insan güzel şeyde yalnızca güzellik görür ahlaki kitap, ahlak dışı kitap diye bir şey yoktur. Bir kitap ya iyi yazılmıştır, ya da kötü.
Sayfa 228
Birimiz Hepimiz İçin
Oyuncu, birlikte çalışmaya katkıda bulunmalı, kendi özel yeteneğini tümün başarısına feda etmeye hazır olmalıdır.
Sayfa 219
"Eğer"
Anladım ki yaratıcılık, oyuncunun ruhunda ve düş gücünde yaratıcı, büyülü bir "eğer" ortaya çıktığı zaman başlıyor.
Sayfa 217
Gerçek Olan Duygu
Bir oyuncu, sahnede olup biten her şeye inanmalı; en önemlisi de kendi yaptığı işe inanmalı. İnsan yalnızca gerçeğe inanabilir. Onun için bu gerçeği her zaman duymalı, onu nasıl bulacağını bilmeli. Bunun için de sanatçının gerçeğe karşı duyarlığı geliştirilmiş olmalı. Sahnedeki her şey yalan olduğuna, taklit, dekor, mukavva, boya, makyaj, aksesuar, tahta bardak, tahta kılıç ve mızrak olduğuna göre bu nasıl bir gerçektir? Bütün bunlar gerçek olabilir mi? Fakat sözünü ettiğim gerçek bu gerçek değildir. Ben duyguların gerçeğinden, kendini dile getirmek için zorlayan yaratıcı dürtülerin gerçeğinden, fiziksel, gövdesel anıların gerçeğinden söz ediyorum. Beni içermeyen gerçekle ilgilenmem ben; içimdeki gerçekle, sahnedeki şu veya bu olayla ilişkinin gerçeğine, aksesuarla, dekorla, benimle oynayan öteki aktörlerle, onların düşünce ve duyguları ile olan ilişkimin gerçeğine inanırım.
Sayfa 217
Reklam
Oyuncu - Seyirci
O anda anladım ki bir oyuncu seyircisini eğlendirmek istedikçe seyirci rahat rahat oturup eğlendirilmeyi bekliyor, sahnedeki oyunun içindeki yerini bile umursamıyordu. Oyuncu, seyirci ile ilgilenmezse seyirci oyuncuyu seyretmeye başlıyordu. Özellikle oyuncu ciddi ve ilginç bir şeyle uğraşıyorsa bu böyle oluyor. Eğer kimse seyirciyi eğlendiremiyorsa, seyircinin, dikkatini çekecek bir konu aramaktan başka işe kalmıyordu. Bu konu nerede bulunabilirdi? Kuşkusuz, sahnedeki oyuncunun ta kendisinde. Oyuncunun rolünde yoğunlaşması, seyircinin de aynı yoğunlaşmaya katılmasını sağlıyordu.
Sayfa 216
Sahne, İrade, Gerilim
Tüm büyük yeteneklerde ortak olan bu nitelik neydi? Bu oyuncuların fiziksel rahatlık, özgürlük içinde olma ve gerilim içinde olmama bakımından benzeştiklerini kolayca fark ettim. Vücutları buyruğa hazırdı ve iradelerin isteğine uymuyordu.
Sayfa 215
Tava
Sanırım şu kanvastan yapılma duvarlara katlanmak zorundayız. Fakat hiç olmazsa üzerine kapkacak resmi çizmekten vazgeçsek. Tiyatroda zaten o kadar çok şeye inanmak gerekiyor ki, bir de tava resmine sahici dava diye inanmak zorunda kalmayalım.
Sayfa 210
Fanteziye Kaçış
Stanislavsky bu tehlikeye karşı bir uyarma yapmıştır: Fotoğraf kopyacılığına özenilmemesini, fanteziyi de kullanarak sahnede yaşamın yeniden canlandırılmasını önermiştir. Stanislavsky'nin Vişne Bahçesi'ni sahneye koyarken vişne kokusu duyurmaya, bahçe havası yaratmaya özen gösterdiği bilinir.
Sayfa 209
Işık! Daha Çok Işık
Işık tiyatronun canıdır, dekorun iyilik perisidir, sahnelemenin ruhudur. Sadece ışık, ustalıkla kullanıldığı takdirde, dekora atmosfer, renk, derinlik ve perspektif verir. Dramatik bir eserin derin anlamına yaptığı sihirli vurgulama ve olağanüstü eşlik, kazandırdığı önem dolayısıyla ışık, seyirci üzerinde de doğrudan doğruya etki eder. Işıktan en iyi sonuçları almak için, onu cesaretle kullanmaktan ve yaymaktan korkmamalıyız.
Sayfa 208 - Sahneye Koyma Sanatı (Çev. Suat Taşer)
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.