Körü körüne bükülmedi,
Şu belim, şu diz kapaklar.
Önce annem gitti,
Sonra bütün sokaklar…
Dalını terk eden yapraklar geldi aklıma. Hüzünden sıyrılıp düşüyor belki de. Bunca düş kırıklığı fazla değil mi bir ömre? Kitabın arasında unutulmuş kuru bir çiçeğin bile sarılmaya ihtiyacı vardır bir ele.
El demişken, sayfayı çevirsene! Gelmeyecek ne varsa oturup bekliyorsun. Yoruldum kendime. Gidiyormuş gibi yapıp kaldığımız bu kaçıncı gün, kaçıncı gece? Soymadan cümleleri çıkmak istemiyordum
ağaçların önüne. Lâkin hayat sıkıldı; bir soru, binlerce cevap içinde. Yaprak konuşacak olsa hepimiz utanırız. Uyanmak demiyorum nicedir. Herkes kendine
çekildi. Valizler toz toprak içinde. Bir bardak su isterim belki ileride. Kenarda saklamak lazım, yolcular çoğalıyor gün geçtikçe.