Hakiki iyilikseverler yaptıkları iyilik karşılığında nankörlükle karşılaşmazlar. (…) Ama küçük hesaplarla, bencil niyetlerle iyilik edenler, onlar takdir yerine nankörlük bulmaya müstahaktır.
Genel bir ahlâkî önen neyi özel bir duruma indirgediğimizde ve bu özel duruma hakikat katarak o genel önermeyi apaçık gösteren bir hikâye anlattığımızda bu kurguya fabl denir .
"Yoksa sen," dedi karınca, "bizi görsünler de çalışıp çabalamayı öğrensinler diye Süleyman'ın bize gönderdiği o tembellerden biri misin?" Münasebetsiz karıncaya bakın: Bir natüralisti tembelin teki sanmak da neymiş!
Din ile alay etme abesliğine düşenler; dillerinizin zehirli oku onun o ebedi tahtının yanına bile varamadan geri dönecek ve kendi hakaretlerinizle öç alacak sizden.
"Ah !" dedi bülbül, "Kurbağalar o kadar gürültü çıkarıyor ki, şarkı söyleme hevesim kaçtı. Sen duymuyor musun onları?"
"Elbette duyuyorum," dedi çoban. "Ama benim onları duymamın tek sebebi senin suskunluğun."