Arıburnu ve Seddülbahir'de On Gün

Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı

Beşir Ayvazoğlu

Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı Posts

You can find Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı books, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı quotes and quotes, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı authors, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı reviews and reviews on 1000Kitap.
Beşinci Ordu Erkân-ı Harbiye Şubesi'nde Topçu İhtiyat Zabit vekili olarak görev yapan Ahmet Haşim, Ruşen Eşref'e, Fikret'in öldüğünü Şamlı bir muvazzaf zabitten öğrendiğini söyler. Zabitin sesi bildirdiği felaketin elemiyle titremektedir ve o gün karargâh tam bir matem havasına bürünmüştür.
Bütün davetlilerin birbirini tanıdığı ve aralarında ideolojik yakınlığın bulunduğu rahatlıkla söylenebilir. Heyetin teşkilinde hemen fark edilen husus, özellikle genç şairlerin pek tanınmış isimler olmadığıdır.
Reklam
İbrahim Alâettin
“Refakatleri haberiyle sevdiğimiz zevattan bir kısmı son günlerde kararlarından vazgeçmişlerdi.” Diyor ve bazılarının resmi görevleri sebebiyle, bazılarının da seyahat yorgunlugunu ve muhtemel tehlikeleri düşünerek bu tarihi fırsatı kullanmadıklarını söylüyor.
Ömer Seyfeddin
Heyetin Balkan Harbi'ne fiilen katılmış tek üyesi ve Yunanlara esir düşmüş bir asker olan Ömer Seyfeddin, harbin en feci sahnelerinin cereyan ettiği bu bölgeden geçerken yol arkadaşlarına yaşadıklarını anlatmış mıdır? Bilmiyoruz; bildiğimiz onun bu harp sırasında bir 'Ruzname' tuttuğudur. 1967 yılında Hayat mecmuasının Ocak, Şubat ve Mart aylarındaki sayılarında yayımlanan bu ruzname ( günlük ), Tahir Alangu'ya göre henüz ele geçirilemeyen asıl ruznamenin kitap halinde yayımlanmak üzere bizzat Ömer Seyfeddin tarafından özetlenmiş haliydi; mülazım-ı sani rütbesiyle Garp Ordusunun 39. Alayına katılan, Ömer Seyfeddin, 20 Ocak 1913'te Karlıtepe'de esir düşmüş ve Atine civarlarındaki Nafliyon kasabasındaki kampta bir yıl esaret hayatı yaşamıştı; bu sebeple hatıraları çok tazeydi.
Sayfa 82 - Kapı
"Bütün dünya toplanıp hücum etse yine Çanakkale sukut etmez!" Onun büyük imanı başka bir ihtimale müsaid değildi. Onun için tehlikeden bahsettikçe havsalası yanardı. O zaman ben de kavaid-i harbiyeyi bir tarafı bırakır, kendisini teselli ederdim. Ne dersiniz, bu sözlerim karşısında sevinmez miydi? Benim onda gördüğüm yurt sevgisi o kadar yüksekti ki tasvir mümkün değildir.
Sayfa 169 - Eşref Edib
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.