Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt

Taylan Kara

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt Gönderileri

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt kitaplarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt sözleri ve alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt yazarlarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme - 3. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cehalet hiçbir zaman "beyinde durduğu gibi durmaz"; sokağa indiğinde, trafiğe çıktığında, oy verdiğinde, miting­leştiğinde, organize olduğunda kısacası yaşama geçtiğinde bir "tercih" olmaktan çıkar ve kendi dışındaki her tavra karşı vahşete dönüşür, dönüşmüştür, dönüşmektedir.
Sayfa 270 - Bulut Yayınları
E. Kongar, "ağaçların bile sola eğildiği" bir dönemde 1978 yılında yazdığı bir köşe yazısında, "Atatürkçülük ile İslamcılığın temelde aynı kavramlar" olduğunu söyleyerek "Atatürkçülerin İslamcılardan korkmamasını" ve "Atatürk­çülerle İslamcıların ileriye doğru ittifakını" önermişti. E. Kongar, Milliyet gazetesinde şunları yazmıştı: "... Atatürkçüler İslamcılardan korkmayı bir yana bırak­malıdırlar. Türkiye Atatürk'ü o denli benimsemiştir ki, artık ülkede bir din devletinin kurulması olanaklı değildir. Üstelik, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalım ancak Atatürkçülerle İslamcıların ittifakı ile aşılabilir. Bu ittifak için ne dinden ödün vermeye, ne de Atatürk'ün ilkelerinden vazgeçmeye gerek vardır. Çünkü ittifak, geriye dönerek de­ğil, ileriye giderek yapılacaktır. Bir başka deyişle, Atatürk ve İslamcılık, geçmişin acılı savaşlarında değil, geleceğin umutlu yeni toplumsal ve ekonomik düzeninde bir senteze ulaşacaktır. Atatürkçülük ile İslamcılık (ki, bunlar zaten te­melde birbirinden ayrı kavramlar değildir), niçin sömürünün ortadan kalktığı ve ekonomik barış ile birlikte toplumsal ba­rışın da egemen olduğu bir ekonomik düzende ittifak ederek bütünleşmesinler?"
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
Kafanı kesmek isteyen adamı "anlamak", "karısı, kızı helal" fetvası veren kişiye "hoşgörü", "laikçi şıllık" diyen kişiye karşı "hassasiyet" ... "Empatik solcu"nun empatiden anladığı budur. Bu empati "enflasyonu", siyasal İslam'a karşı gelişen tepkinin elini kolunu bağlayan bir prangaya dönüşmüştür." Empatik solcu"nun empatisi ölümcüldür; kafanızı kesen celladınızı anlamanızı önermektedir.
Sayfa 249Kitabı okudu
Bu canileri hala savunanlar var
İBDA-C adlı örgütün yayın organı Taraf Dergisi, Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan'ın öldüğü patlamanın ertesi günü şöyle yazmıştı: "Marmara Oteli Adlı 'Pislik Yuvası' vuruldu. Kökten batıcı işgalci laik azınlığın 'Noel'i zehir oldu. Müslümanların gözlerinin içine bakarak laik (dinsiz) işgalciler, bir Noelle­rini daha kutladılar. Ama bu seferki Noelleri öyle pek ahım şahım olmadı. İBDA Cephelilerin yurdun çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdikleri eylemlerle bu hak ve halk düşmanı azgın güruhun Noelleri burunlarından geldi. Açılışı Müslüman düşmanı tiplerin kendilerine mekan olarak seçtikleri The Marmara Oteli 'nin kafesine konulan bombayla yapan ibda Cepheleri, burada Massey Ferguson firmasının Türkiye temsilcisi bir Yahudi çocuğunu itlaf etti, bir de azılı hak ve halk düşmanı Cumhuriyet 'in yazarlarından birisinin belden aşağısını tutmaz hale getirdi." Sivas katliamından hemen sonra İBDA-C'nin dergisi Taraf'ta şunlar yazıyordu: * Şanlı Sivas kıyamı * Sivas'ta insanlarımız yargılama ve cezalandırma hak­kını kullanmıştır. Yargılama ve cezalandırma hakkı, ancak ve ancak Müslümanlarındır; bunun lamı cimi yok ... İslam'a dil uzatanlara, gereken cevabın verilmesi şarttır. *Sivas ia meydana gelen "büyük zuhur", İBDA'nın ger­çekleşmesidir. Dileğimiz, daha nice Sivas'lar.
Sayfa 247Kitabı okudu
Prof. Dr. İ. Ortaylı, F. Gülen'le ilgili olarak şöyle devam eder: "Ben Türk coğrafyası üzerine konuştum, eksik olmasın o da ilgiyle dinledi. Zaten her görüşmemizde bunları konuşuruz. Okulları konuşuruz. 1.5-2 saatlik görüşme yaptık. Ben her zaman için söylerim, kendisi inanıyor. Sakin bi­risi. Belirgin konularda hassas. Bu eğitim konusunda falan. Merak ederim sorarım, bana anlatır. Bu çok önemli bir şey, bir cemaat liderinin, her şeyden önce bir öğretmenin sakin ve sabırlı olması lazım. Mühim meselesi bu. Gerisi ilgilen­dirmez kimseyi."
Sayfa 232Kitabı okudu
Türkiye'de dini ideoloji sistematik bir şekilde te­peden indirilmiştir ve topluma gayet planlı bir şekilde dayatılmıştır.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
İyi halt ettiniz
"Bugünkü - laik- okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu laik okullardan yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunların hepsi işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz? Hem biz laik okullara karşı imam-hatip okullarını bir alternatif olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu imam­hatip okullarında yetiştireceğiz."
Sayfa 204 - Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1969Kitabı okudu
Haklı
Faşizm kötü bir şeydir. Mussolini'den beri hiçbir faşist "ben faşistim" dememektedir ancak gördüğünüz her "kötü şey"e faşizm derseniz, bir gün gerçekten faşizm gördüğünüz­de onu tanıyamazsınız. Her baskıya, her otoriter tutuma, her hukuksuzluğa fa­şizm derseniz bir gün karşınızda Adolf Hitler'i dahi görseniz onu adlandırmakta zorluk çekersiniz. Her zorbalığa faşizm derseniz, haksız bir gözaltı ile toplama kampı kurma edimlerini birbirinden ayırt edemezsiniz.
Sayfa 186Kitabı okudu
"1881 adet", "saat 09.05"te 2500 TL'ye satışa sunulan şeyin ürettiği bu zihin, yanmayan kefen" ya da "nal-ı şerif'e inananların zihnidir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Astroloji bir kitle uyuşturucusudur, bir akılsızlaştırma aygıtıdır. Asla masum bir şey değildir. Milyonlarca insana astroloji zırvasını pompalamak, topluma karşı işlenmekte olan bir suçtur. Astroloji ile üfürükçülük arasında hiçbir fark yok.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Hukuktaki "kadının beyanı esastır" ilkesi, "kadının her söylediği sorgulanmadan doğru kabul edilir" demek değildir.
Apaçık bir haksızlık-olumsuzluk karşısında "haklılık konumu"... Eşcinselliğin sapıklık olmadığını bilen insanlar için servis edilen duruş, "3 yaşında trans çocuk" gibi ipe sapa gelmez liberal postmodern bir duruştur sadece. Sanki bu konuda sadece bu iki konum vardır: Ya "Lut kavmi kıssaları" anlatan muhafazakar-dinci bakış ya da "3 yaşındaki eşcinsel" gibi liberal bakış... Ya bir katliamı savunmak ya da kayıtsız şartsız iktidarı desteklemek... Her biri diğeriyle yarışacak kadar deli saçması görüşlerdir bunlar. "Haklılık konumu", apaçık ve asla savunulamayacak bir yanlışın karşısındaki konumdur ve güncel işlevi bir şeylerin üzerini örtmektir.
Bu kuruluşlara göre cinsiyet "beyana dayalı" bir şeydir; biyolojiye dayalı ya da maddi bir kaynağı yoktur. ... Gelinen boyut tıbbın ve bilimin inkarıdır. Bir konuda 100 milyon kanıt olmasının hiçbir değeri yoktur; kafalarındaki "teori"ye uymayan her olgu yok sayılmaktadır. Bu iddianın "bilimsel verilere aykırı" olduğu hatırlatıldığında ise "tıp zaten heteronormatif ve fobik" denmektedir.
"Seks için trans kadınları tercih etmemek transfobidir." "Biyolojik cinsiyet bir kurgudur." Bu görüşe göre sadece toplumsal cinsiyet değil aynı zamanda biyolojik cinsiyet de bir kurgudur.
"Toplumsal Sorunları Kadın-Erkek Karşıtlığı ile Okumak"
Bazı örnekler üzerinden gidelim. Sloganlar şunlardır: "Emek hırsızı erkekler" "Evde bakım hizmeti, iş yerinde eşitsiz maaş! Erkekler hayatımızı çalıyor!" ... Bu pankartlara göre "emek hırsızı" olan sermaye, patronlar, kapitalistler, sermaye sınıfı değil erkeklerdir. Yine bu pankartlara göre "işyerinde eşitsiz maaş verenler" ve "kadınların hayatlarını çalanlar" patronlar, kapitalistler, işverenler ya da sermaye değil "erkekler"dir. Bu durumda fabrikada günde 10 saat asgari ücretle çalışan erkek bir işçi, bu fabrikanın sahibi olan Güler Sabancı'nın emeğini çalmaktadır. Kadınları sömüren patronlar, sermayedarlar, kapitalistler değil erkeklerdir. Ortada işçiler, işverenler, sermayedarlar değil erkekler ve kadınlar vardır.
126 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.