Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Efsane Cengo - 14

Lütfü Akdoğan

Efsane Cengo - 14 Gönderileri

Efsane Cengo - 14 kitaplarını, Efsane Cengo - 14 sözleri ve alıntılarını, Efsane Cengo - 14 yazarlarını, Efsane Cengo - 14 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz toplumların, en az yöneticiler kadar büyük görev ve sorumlulukları vardır. Artık bilinçlenme, aklımızı başına alma zamanı gelmiştir. Çünkü cahillik sonucu yapılan hatalardan yaratılan ve bunlardan güç alan, kuvvet bulan kibirli, kendini beğenmiş liderlerin tarih sayfalarından silinmesi, ancak toplum sayesinde gerçekleşebilir. Tarih ayaklar altında değil, baş üstünde taşınmalıdır.
ABD Marshall Planı’yla, daha sonra NATO ve Bağdat Paktı’yla Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve askeri yönden ele geçirmişti.
Reklam
Demirel: “Nihat Erim’e bütün imkanları verdiniz, haşhaş ekimini ortadan kaldırdınız. Bütün isteklerinizi yerine getirdi, peki sonuç nedir? Sizin talimatınızla, MİT Müsteşarı Fuat Doğu Paşa hiçbir olay hakkında bana bilgi vermemiştir. Bilgileri hep siz paylaştınız, bu olacak iş mi ? İç işlerimize çok karışıyorsunuz Jacques, çok. Bari dünyaya, Türkiye’yi elli birinci eyaletiniz olarak ilan edin.
Ben Fransız’ım, Edward Kanadalı, Nerissa’yla Hera ise Hawaii Adalarından ancak dördümüz de Amerika’nın çirkin CIA kuruluşunda çalışıyoruz; işte bunu düşünüyorduk. Bu geçen on yıl içinde, ona yakın savaş çıkaran, on beş milyon insanın ölümüne sebebiyet veren Amerika’nın istihbarat servisindeyiz. Cinayetler, katil yaratanlar, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ve adam kaçıranlar arasındayız. Dünyayı ateşe veren ve akla hayale gelmeyen zulümleri yaratan Amerikan Hükümeti’nin CIA’sında çalışıyoruz.
Menderes ve Bayar’la yaptığım görüşme gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Hükümet üyeleri, karşımda son derece çaresizdi ve bitkindi. Son derece zayıf, yalpalayarak ilerleyen, biçare bir hükümet gördüm. Hayalimde bildiğim Osmanlı imparatorluğu, hayran olduğum Atatürk ve inkilapları gözümde bir bir sönüp gittiler. Hint denizinden Viyana kapılarına kadar hükmeden bir imparatorluğun varisi olan devletin yeni yöneticileri böyle mi olmalıydılar? Haykıran, gürleyen, isyan eden bir ses, yeni ufaklara doğru yol arayan bir ses işitememiştim. Türk Hükümeti’ni Amerika’ya dayanmış, Amerika’nın lütfuna ve parasına muhtaç olmuş, el açmış bir dilenci gibi görmüştüm.
Menderes o tarihlerde Amerikalılardan son derece kuşkuluydu. Amerika’nın Türkiye’de birtakım faaliyetlerde bulunduğunu ve kendisini devirmek istediğini tahmin ediyordu. Orduya ise son derece güvenmekteydi ancak ordunun tamamıyla Amerika’nın emrinde olduğunu da gayet iyi bilmekteydi. Bu sebeplerden, bir an önce Sovyetler Birliğine yanaşma sevdası içine düşmüştü.
Reklam
1956-1960 CIA görevlisi, Türkiye’nin gerek askeri istihbaratının gerekse MİT’in tamamıyla emrimizde olduğunu ifade ederek şunları söyledi. “Maaşlarını biz ödüyoruz, muhabere sistemlerini biz koruyoruz, her çeşit malzemeyi biz getirip hediye ediyoruz. Gerekli yerlere bol miktarda para dağıtıyoruz. Ortadoğu’da en büyük istihbarat merkezimiz Türkiye Karamürsel’de ve İncirlik’tedir. Karadeniz’deki üstlerimizde, kıtalar arası füzeleri yönetebilecek her çeşit sisteme sahip olmakla beraber, Rusya’yı da 24 saat gözetleyebilmekteyiz. Zaman zaman bizim uçaklarımız ile Türkiye’nin uçakları, Rusya’nın sahillerine kadar uzanmakta ve keşif yapmaktadır. U2 uçaklarımızla, yalnız Rusya’nın değil, tüm dünyanın fotoğraflarını çekmekteyiz. Burada rahatız; subaylarımız, siyasi memurlarımız ve diplomatlarımız büyük bir saygı görmektedir.”
CIA’da her çeşit adam bulunurdu; okuma yazma bilmeyen insandan, atom alimine kadar çeşitli meziyetlere sahip insanlar burada toplanmışlardı.
“Böl ve Yönet” Bir gün Büyük İskender, büyük bir filozof olan hocası Aristo’ya sorar: “Zapt ettiğim topraklardaki insanları, yönetimim altında tutmak için ne yapmalıyım? Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim? Hapse mi atayım? Yoksa kılıçtan mı geçireyim? Aristo, “Sürgünde toplanıp sana karşı baş kaldırırlar” der ve ilk şıkkı eler. “Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar” der ve ikinci şıkkı da eler. “Kılıçtan geçirirsen, onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür ve tahtını sallar” diyerek üçüncü şıkkı da eler ve şu nasihatı verir: İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Onlar birbiriyle savaşırken, sen kendini hakem olarak kabul ettireceksin, ama anlaşmaya giden bütün yolları kapatacaksın.
Sovyet Birliği’nde borsa veya tahvil piyasası yoktur. Zorunlu gereksinim maddelerinin fiyatı düşük, onun dışında kalanların fiyatları ise yüksek tutulmaktadır. Hesaplara göre temel ihtiyaçları karşılanmış olan halk, bunların dışındaki tüketim maddelerinin alınması durumunda tasarruf edecektir; böylece herkesin para biriktirebileceğine kanaat getirilmiştir.
Reklam
İstihbarat ve casusluk üstün bir zeka, estetik duygusu, gelişmiş hayal gücü, ketumiyet, kapsamlı kültür ve bilgi birikimi, analitik düşünme, cesaret, sadakat ve zerafeti bir arada taşıyabilenlerin sanatıdır. (Wesley Black)