Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ege'de Eşkiyalar

Sabri Yetkin

Ege'de Eşkiyalar Sözleri ve Alıntıları

Ege'de Eşkiyalar sözleri ve alıntılarını, Ege'de Eşkiyalar kitap alıntılarını, Ege'de Eşkiyalar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kurt bunalırsa köye iner, Kul bunalırsa dağa çıkar.“
Çakırcalı’nın en önemli özelliği, kendisine karşı girişilen bir hareketi hiçbir zaman karşılıksız bırakmamasıydı.
Sayfa 159 - Tarih Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çakırcalı'nin üçüncü kez afta olduğu dönem, yani 1907-1908 yıllar, İttihat ve Terakki cemiyetinin İzmir'de en aktif olduğu dönemdir . Cemiyetin İzmir ve civarında örgütlenmesini üstlenen kişi , İkiçeşmelikte tütün bayiliği yapan ve Yakup Ağa olarak tanınan Dr. Nâzım Bey'dir. Nâzım Bey, Çakırcalı Efe'nin imparatorluğu tek başına parmağında oynattığını görür ve gerçekleştirmeyi planladıkları ihtilal için böylesi bir adama örgütün ihtiyacı olduğunu hisseder. Bunun için Nâzım Bey, Çakırcalı’nın aftayken yaşadığı Ödemiş'in Kayaköyü'ne giderek efeyi gizlice ziyaret eder ve onu örgüte üye olması için ikna etmeye çalışır. Gizlice gerçekleşen görüşme sonrasında efe, siyasetten anlamadığını ileri sürerek, Nâzım Bey'in teklifine olumsuz yanit verir.
Sayfa 117 - Tarih Vakfı YayınlarıKitabı okudu
II. Meşrutiyet öncesi öncesi Çakırcalı ve çetesi, Avrupa'da özellikle Londra'da çok tanınmış bir eşkiyadır. Avrupa basınının Çakırcalı'ya büyük ilgi gösterip eylemlerini haber yapmasının yanı sıra Avam Kamarası'nın bile Çakırcalı'ya ilgi duyması Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi için olağanüstü bir olay sayılmalıdır.
Sayfa 61 - Tarih Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Devlet, kendi haberleşmesini sağlamak için ilk girişimi 1841'de yaptı, Posta Nezareti'ni kurdu. Posta Nezareti'nin örgütlenmesi, öncelikle vilayet merkezleri bazında oldu , İzmir'deki kuruluşu ise 1845 yılında gerçekleşti . İmparatorluk merkezinin İzmir ile haberleşmesi , Posta Nezareti kurulmuş olmasna rağmen, geleneksel yapısını koruyor; posta, eskiden olduğu gibi karayoluyla ve hayvan sırtında taşınıyordu . İstanbul'dan haftada bir kez, çarşamba akşamı çıkan posta 87 saat gibi çok uzun bir sürede İzmir'e ulaşıyordu . Postacılığın bu ilkelliği 1865 yılına kadar devam etti.
Sayfa 41 - Tarih Vakfı YayınlarıKitabı okudu
I. Meşrutiyet öncesi, imparatorlukta durum hiç de içi açıcı değildi. Mithat Paşa, bu zor durumu şöyle açıklıyordu: Maliye iflas halinde idi. Rüşvet görülmemiş dereceyi bulmuştu. Hükümetin idaresine tahsis edilmesi gerekli gelir, sarayın kaprislerine yetişmiyordu. Valilikler ve büyük memuriyetler, mabeyn tarafından rüşvet karşılığı ehliyetsiz ve açgözlü kimselere ihale ediliyordu. Memleket bu valilerin zulmü altında harap olup gidiyordu.
Sayfa 35 - Tarih Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mültezimler(vergi toplayan), 19. yüzyıl ortalarında halkı soymak için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdi. En yaygın yöntem, ürünün satın alınmasını geciktirerek ürünün çürüyeceği korkusunu yaymak, böylece ürünü çok ucuz fiyattan ele geçirmekti.
Memurların yozlaşmasının nedenlerinden biri, sarayın ve II. Abdülhamit’in tutumuydu. Abdülhamit ‘in uyguladığı politika, yöneticilerin yetkisizleştirilmeleriydi.
"Edilgen" konumda bulunan insanlar, "makûs talihlerini" ni yenemediklerinde ve "hakkın" verilen bir "lütuf" olmadığını anladıklarında; haklarını almak, "etken" olmak ve protestolarını ortaya koymak için isyan ederler, başkaldırırlar.
“...Karın örtmediği dar bir patika boyunca sol elinde bir kılıç, sağında bir değnek, çoğunun sırtında bir tencere, elbise demeye insanın dili varmayan pılı pırtı veya korkunç derecede eskimiş askeri üniformalar içinde, bin bir güçlükle dağ yoluna tırmanan zavallı insanlara rastlanır. Bu insanlar Osmanlı askerleridir.” 1891 yılında Doğu Anadolu’dan geçen Fransız gezgini Chole
Reklam
Osmanlı Devleti vergileri takdir ederken, küçük köylülüğe yüklenip büyük toprak sahiplerini kolladığı için, gelirler azaldıkça kırsal alanda vergi oranları artıyordu. Devlet borçları ağırlaştıkça, aşarın hazinenin toplam geliri içindeki payı daha çok artırılırdı. 1863-64 mali yılında aşar gelirlerinin toplam gelirlere oranı %34 iken, 1872-73 yılında bu oran %44'e ulaşmıştı. Osmanlı imparatorluğu'nun en kötü şartlar içinde yaşayan %70'lik köylü kesimi, toplam vergilerin %77'sini ödüyordu. Aşar:eskiden toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi.
Yönetimin eşkıya olarak nitelendirdiği, aşağıladığı insanlar, pekala halkın umudu, sevgilisi olabilir. Çünkü ezilmiş yılmış, haksızlıklara uğramış halkın gözünde "erdemli" sosyal haydut, ezilmiş, yılmış yığınların sözcülüğünü yapan bir umuttur ve gelecek güzel günlerin hazırlayıcısıdır.
Aydın vilayetinden kaldırılıp Selanik'e sürgüne gönderilen elli üç kişinin imzasını taşıyan, 20 Ağustos 1910 tarihli belge: "On iki seneden beri eşkıyalıkta dolaşan Çakırcalı, istibdat döneminin ürünü olup, tüm kainatça tanınmış bir hayduttur. Çakırcalı istibdat döneminde ne zaman bir olay gerçekleştirse, kolluk kuvvetleri eşkıyanın
Sayfa 149Kitabı okudu
Eşkıya elbette ki politika, ekonomi, tarih ve felsefe bilgisi ve bilincine sahip değildir. Olamaz da.
Toplum yaşamını biçimlendiren gerçek "insanın olumsuzluğa ve zora" boyun eğmeyeceğidir. Çünkü insan, olumsuzluğa ve zora başkaldırmanın ürünüdür.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.