Modern devletin, ınsanlığın bır bölümünü imha etmeye yönelmiş ve bizzat bu imhaya dayanan hususi tarihsel bir devlet üretmesi, sadece ona has olan, siyasetin antropolojik şemasını yeniden tanımlamak zorunda bırakan bir olaydır. Avrupalı Yahudilerin ve Çingenelerin Nazi devleti tarafından yok edilmesi, kendi başına, modern devletin antropolojik göndergesini imha eder. Yahudilerin ve Çingenelerin imha edilmesi, uç noktalara götürülmüş olsa da, bir savaş yürütmenin sonucu değil, tarihsel ve gerçek bir egemenlik devletinin siyasal kuruluş tasarısının fiili uygulaması olduğu için Nazi devleti —ve sadece o- modern siyasetin insani düzenine nihai bir kopuş sokmuştur.
Nitekim Yahudiler ve Çingeneler, İngilizlerin, Amerikalıların, Rusların, Fransızların vs. düşman olması anlamında Reich'ın düşmanı değildirler. O hâlde gerçekten imha edilmeleri yabancılarla yapılan bir savaştan ileri gelmez, benzeri görülmemiş bir tür iç savaştan kaynaklanır, zira ne Reich'ın savaşacağı bir ordudurlar ne de bir ordu oluştururlar. Öyleyse Reich'ın Yahudilere ve Çingenelere karşı savaşta olması, bizzat insanlığa karşı savaşmasındandır. İnsanın insana karşı olduğu bir ıç savaş (guerre civile) yürütmektedir. Auschwitz askeri değil siyasal bir olgudur.