Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri

Gerard Mairet

Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri Posts

You can find Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri books, Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri quotes and quotes, Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri authors, Egemenlik İlkesi Modern İktidarın Tarihi ve Temelleri reviews and reviews on 1000Kitap.
Rousseau demokrasiyi düşünürken, artık görüldüğü üzere, sadece devlet ideasını değil İdea olarak devleti düşünür ve bu düşünen devlete dair düşünce hâlâ genel iradedir. Dindışı devletin büyük muamması olan genel irade, tarihsel ortaklığın yaşamının etik temeli olarak bizzat evrensellik ideasıdır. Böyle bir idea “halk” sözcüğüyle dile getirilir,
Sayfa 220Kitabı okudu
Bu anlamda, hükmeden, yani Hobbes'un deyişiyle “Devletin ruhu”, insanlığın öğretmenidir. İnsanlık kelimesi onun sayesinde yeni, her hâlükârda sağlam bir siyasal anlam kazanır, zira ona vücut verir, onun diğer adıdır. Birey kendi başına ancak tek bir bireyle ya da birkaç bireyle karşılaşabilir ve belki onları anlayabilir, yoksa karşısında insanlık yoktur. İnsanlık soyuttur, hissedilmez ve cisimleşmemiş bir soyutlamadır. Bu nedenle, yalnızca hükmeden, temsil ettiği soyut evrensellik yoluyla, insanlığı, insan fürünü cisimleştirebilir. Böylelikle Batılı devletler hâlâ “insan türü” diye ideolojik bir kurgudan beslenir, hayatlarını böyle sürdürürler, bu kurguyu da insan hakları retoriğinde dile getirirler.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
Hem Machiavelli hem de Bodın devletin zor yoluyla kurulduğunu söyler ve yakından bakıldığında sözleşmeci felsefe de âdeta farklı edebi biçimlere göre aynı şeyi söyler. Sözleşme aslında saf bir şiddet hâlini bir barış hâlınden farklılaştıran modaliteden başka bir şey değildir; başka bir deyişle, sözleşme hukuki olmayan bir hâli hukuki bir hâlden ayırır. Demek ki adalet hâli —kuruluşla ilgili doğal hakçı masalda anlatılanlar da dâhil olmak üzere- şiddetten kaynaklanır, sözleşme insanların şiddetten vazgeçmesine olanak sağlasa da temelde şiddet yatar. Bu bakış açısından, adalet hâlı —adil olan- bir şiddetsizlik hâlidir. Modernler adalet mefhumuyla, onun kökeni olarak (olumsuzlanmış biçimiyle) bızzat şiddete atıf yaparlar, ama bunu, bazen söylendiği gibi, onun yerine soyut biçimde tanımlanmış bir hakkaniyet hâlini (örneğin eşitliği) koymak için yapmazlar. Adalet hâli pekâlâ şıddet içeren doğal eşitliğin yerine barışa kavuşmuş bir toplumsal eşitsızlık hâlini koyabilir ve böylece, göreceğimiz üzere adıl olma durumu kendini yıkabilir.
Sayfa 174Kitabı okudu
Modernlerin düşüncesinin çerçevesini şekillendiren, temel mekanist bir maddeciliktir. Eğer başlangıçta bedenler ve kuvvetler varsa, o zaman siyasetin çıkış noktası bedenin ihtiyaçlarını tatmin etme yönündeki bireysel ve kolektif kapasitede bulunur. Arzu ve ihtiyaç homo politicusun iki kurucu tutkusudur. Evet, tutkular söz konusudur, zira olduğu hâliyle bireyi, özneyi tanımlayan şey, arzuya ve ihtiyaca tâbi olması ve eylem ve düşünce yoluyla bu iki tutkuya göre karar vermesidir. Esasında özne ancak bu iki asli tutkunun sınırları içinde özgürdür; bu tutkular, iyice düşünüldüğünde, insanın sonluluğunun su götürmez işaretlerinden başka bir şey değildir. Demek ki eğer sıyasal bır problem varsa, başka bir deyişle eğer ortak varlık baştan beri insanlar arasında “toplumsal olmayan toplumsallaşabilirlik”lerinden dolayı sorun yaratıyorsa, bunun sebebi tutkulardır. İşte bu yüzden doğal hakka dayanan klasik siyaset felsefesi doğa durumunu bir tutku hâli olarak tanımlar; bu tamamen siyaset dışı, gerçek bir kölelik hâlidir, zira tutkular insanları birbirine karşı ayaklandırır. Hobbes'un mükemmelen tarıf ettiği, ünlü herkesin herkese karşı genel savaş hâlidir bu.
Sayfa 168Kitabı okudu
Modern devletin, ınsanlığın bır bölümünü imha etmeye yönelmiş ve bizzat bu imhaya dayanan hususi tarihsel bir devlet üretmesi, sadece ona has olan, siyasetin antropolojik şemasını yeniden tanımlamak zorunda bırakan bir olaydır. Avrupalı Yahudilerin ve Çingenelerin Nazi devleti tarafından yok edilmesi, kendi başına, modern devletin antropolojik göndergesini imha eder. Yahudilerin ve Çingenelerin imha edilmesi, uç noktalara götürülmüş olsa da, bir savaş yürütmenin sonucu değil, tarihsel ve gerçek bir egemenlik devletinin siyasal kuruluş tasarısının fiili uygulaması olduğu için Nazi devleti —ve sadece o- modern siyasetin insani düzenine nihai bir kopuş sokmuştur. Nitekim Yahudiler ve Çingeneler, İngilizlerin, Amerikalıların, Rusların, Fransızların vs. düşman olması anlamında Reich'ın düşmanı değildirler. O hâlde gerçekten imha edilmeleri yabancılarla yapılan bir savaştan ileri gelmez, benzeri görülmemiş bir tür iç savaştan kaynaklanır, zira ne Reich'ın savaşacağı bir ordudurlar ne de bir ordu oluştururlar. Öyleyse Reich'ın Yahudilere ve Çingenelere karşı savaşta olması, bizzat insanlığa karşı savaşmasındandır. İnsanın insana karşı olduğu bir ıç savaş (guerre civile) yürütmektedir. Auschwitz askeri değil siyasal bir olgudur.
Sayfa 162Kitabı okudu
Sözleşmelerin garantörü ve hiyerarşinin muhafızı olan bir tanrı şeklindeki mihenk taşını yitiren, artık insanların sitesinin taklit edeceği, benzerini yapacağı ahenkli bir kozmos da olmayan bu “dünya”da insanlar gerçekten de kendi kaderlerinin efendisidir; aslında kendilerine terk edilmişlerdir. Öyleyse siyaset sadece bu özgürlüğün ifadesidir; ona nizam vermeyi hedefler. Ama tam da tanımı itibarıyla, temel —hiçbir yerden alınmadığı, verili olmadığı içinmtartışmaya açıksa ve doğru/adil karar sonucu —tartışma ya da savaşla- belirleniyorsa, o zaman res publica tanımında insanların sahip olduğu modern özgürlük de güce, erke bağlıdır. Temel soru, yani “Meşru otoriteyi kim icra edecek?” ya da aynı şey olan “Doğruyu/adili kim belirleyecek?” sorusu konusundaki tartışmayı bir zaman için karara bağlamaya müsaade eden tek şey, hükmeden güç/erk ya da otoritedir. Görüldüğü gibi tarihsel özgürlük dünyası, özgür eylemin insani dünyası, savaş, kavga, fetih dünyasıdır. Bu dünyada barış ancak bizzat doğru/adil sürdükçe sürer. Böyle bır dünyada doğrunun/adilin normu istikrarsız ve belirsizdir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.