Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm

Max Stirner

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm Gönderileri

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm kitaplarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm sözleri ve alıntılarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm yazarlarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pratik insanların bizi inandırmaya çalışmak istedikleri gibi irade temelde doğru değildir, derhal iradede bulunmak için bilgi arzusu yok sayılamaz, ancak bilgi kendisini duyumsuzlaştırıp “kendi bedenini kuran” bir ruh olarak yarattığında kendisini iradeye kadar kusursuzlaştırır.
Antikler gibi unutkanlık dilenmeli, kutsal Lethe suyundan içilmeli: Yoksa kendine gelemez. Büyük olan her şey nasıl ölüneceğini bilmeli ve ölümüyle kendisini dönüştürmeli, yalnızca zavallılar hantal yüksek mahkeme gibi biriktirirler, evrak üzerine evrak yığarlar ve Çinlilerin ölümsüz çocukluğu gibi bin yıl boyunca, ince porselen figürlerle oynarlar
Reklam
Yalnızca filozoflar ölüp ölümde kendi gerçek benlerini bulabilirler, onlarla birlikte Reformasyon dönemi, bilgi çağı ölür. Evet, bilginin kendisi ölmeli ki ölümde irade olarak yine tomurcuklansın; düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğü, üç yüzyılın bu muhteşem çiçekleri toprak ananın bağrına gömülecek ki, yeni bir özgürlük, irade özgürlüğü, en asil usareleriyle beslensin.
Felsefe olmadan amaçlar cennetine ulaşmak için kendilerini felsefeden soyutlarlar, onun üzerinden ve -kendi boşluklarının dipsiz kuyusuna düşerler; ebedi Yahudi gibi onlar da ölümsüzdür, ancak ebedi değildir.
Düşüncenin ve inancın bilimleri olarak dünyanın refahı için birinci sıraya konulan felsefe ve teolojiye bakalım; Leibniz onların yolunu bozduğundan beri karşılıklı sürtüşmeleri ile ne hale geldiler? Düalizm, materyalizm, idealizm, doğaüstücülük, rasyonalizm, mistisizm ve her ne şekilde adlandırılıyorlarsa adlandırılsınlar, bütün o abartılı spekülasyonlar ve duyguların anlaşılması zor -izmleri: bunlar devlete, kiliseye, sanata, ulusal kültüre ne gibi yararlar sağlamaktadırlar? Şüphesiz düşünce ve bilgi o sahalarda genişledi, ancak önceki daha anlaşılır ve sonraki de daha kesin bir hale mi geldi? Din dogma olarak daha saftır, fakat öznel inanç daha karmaşık, daha zayıf, destekçilerinden yoksun, eleştiri ve yorumla sarsılmış veya fanatizme ve ikiyüzlü bir kutsallık görüntüsüne dönüşmüştür, peki ya kilise? Ah, onun hayatı hizip ya da ölümdür. Öyle değil mi?
Sayfa 23 - HeinsiusKitabı okudu
Yalnızca kendisini anlayan ruh sonsuzdur. Bu yüzden eşitlik ve özgürlük ancak ikincil bir varoluş kazandı. İnsan gerçekten de başkalarıyla eşitlenip onların otoritesinden kurtulabilirdi; kendisiyle eşitliğinden, geçici ve sonsuz insanımızın eşitlenmesi ve uzlaşmasından, doğallığımızın ruhsallığa dönüşmesinden, kısacası kendisinin dışında duran yabancı hiçbir şey bırakmadığından kendisi için yeterli olan egomuzun birlik ve yüce iktidarından kurtulabilirdi.
Reklam
Okulun, gerçekten de hayatın bize sunduğu her şeyle uzlaşmanın anahatlarını çıkarmak zorunda olduğu ve bununla bir gün muhatap olmak zorunda kalacağımız şeylerin bize tamamen yabancı gelmemesi ve üstesinden gelme gücümüzü aşmaması için ilgilenmek zorunda olduğu düşünülürdü. Bu yüzden en etkin biçimde günümüz ile ilgili şeyler ve durumlara aşinalık arandı ve herkesin kendisini kendi dünyasında ve zamanında bulma yönündeki ortak ihtiyacı karşıladığı için herkese uygulanmak zorunda olan bir pedagoji moda oldu. Bu yolla insan haklarının temel ilkeleri eğitimsel alanlarda hayata geçirildi ve gerçeklik kazandı: Eşitlik, çünkü o eğitim herkesi kucakladı; özgürlük, çünkü insan ihtiyaçlarının bilincine vardı ve bunun neticesinde bağımsız ve özerk oldu.
bir iktidar olarak eğitim, ona sahip olanı ondan yoksun olan zayıftan üstün kıldı ve eğitilmiş insan, ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun kendi çevresinde kudretli, güçlü, egemen bir kişi sayıldı: Çünkü o bir otorite idi. Bu buyruğa ve otoriteye herkes davet edilemezdi; bu yüzden eğitim herkes için değildi ve evrensel eğitim bu ilke ile çelişiyordu. Eğitim üstünlük yaratır ve insanı efendi kılar: Bu yüzden efendinin çağında eğitim, bir iktidar aracı idi.
öğretilecek olan bilgi değil, aksine bireyin özgelişime başlaması gerekliliğidir; Pedagoji uygarlaştırmaya doğru değil, ancak özgür insanların, egemen karakterlerin gelişimine doğru daha fazla ilerlemelidir; böylece bu zamana kadar bu kadar güçlü biçimde bastırılan irade artık zayıflatılamayacaktır.
211 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.