Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm

Max Stirner

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm Gönderileri

Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm kitaplarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm sözleri ve alıntılarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm yazarlarını, Eğitimimizin Sahte İlkesi ya da Hümanizm ve Realizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçmişte, kilisenin zihne kılavuzluk ve tahakküm etme süreci bitmiş; ancak kılavuzluk ve tahakküm ortadan kalkmamış, sadece el değiştirmiştir. Çünkü geçmişte zihne kılavuzluk ve tahakküm etme misyonu kilise tarafından yerine getirilmekte iken, 19. Yüzyılla birlikte hâkim etki gittikçe devlet politikasına dönüşmeye başlamıştır. Bu şekilde modern dünyadaki bireyler, olmaları gereken bazı idealler uğruna, oldukları şeyi feda eden yaratıklara dönüştürülmektedir. Kilise: İnsanların, İsa'ya benzemeleri gerektiğini, Devlet: ideal yurttaş olmaları gerektiğini ve Liberal politikacı da: Her şeylerini insanlık davasına vermeleri gerektiğini salık vermektedir. Bundan dolayı modern insan, ne olmaları gerektiği konusunda imgelerle çevrelenmiş ve bu yüzden de kendini bulamamış, kendi olamamış bir kalabalığa dönüşmektedir.
Evrensel okul eğitimi itaate değil özgürlüğe yönelik bir eğitim olmalıdır.
Sayfa 37
Reklam
"Pratik hayat için eğitme" niyeti yalnızca kurallara göre düşünüp hareket eden ilke insanlarmı meydana getirir, ancak ilkeli insanları değil; meşru zihinleri meydana getirir, ama özgür zihinleri değil.
Sayfa 33
Kilise: insanlara İsa'ya benzemeleri gerektiğini, Devlet: ideal yurttaş olmaları gerektiğini ve liberal politikacı da: Her şeylerini insanlık davasına vermeleri gerektiğini salık vermektedir. Bundan dolayı modern insan/insanlar ne olması/olmaları gerektiği konusunda imgelerle çevrelenmiş ve bu yüzden de kendini/kendilerini bulamamış, kendi/kendileri olamamış bir kalabalığa dönüşmektedir/ler.
Çalışmanın özgün değeri, kutsal görülen eğitimin, toplumsal sorunlarla olan direkt bağıdır. Eğitimin kutsallaştırıldığı ve eğitim aracılığıyla zihinlerin inşa edildiği gerçeği üzerine, anlamlı ve ciddi bir eleştiri olan bu kısa çalışma şu temel cümleyle başlar; "On dokuzuncu yüzyıl kendi ruhunu ifade edebilecek sözcüğü arama gayretinin en yoğun olduğu dönemdir."
o günden bugüne pek bir şey değişmemişKitabı okudu
Reklam
Bilgi ölüp yeniden irade olarak doğmak ve kendisini her gün özgür bir kişi olarak yeniden yaratmak zorundadır.
"Pratik hayat için eğitme" niyeti yalnızca kurallara göre düşünüp hareket eden ilke insanlar mı meydana getirir, ancak ilkeli insanları değil; meşru zihinleri meydana getirir, ama özgür zihinleri değil. Düşünce ve eylem bütünlüğünün sürekli hareket ve yenilenmeyle sağlandığı insanlar başka bir şeydir, kanaatlerine sadık olan insanlarsa bambaşka bir şeydir: Kanaatlerin kendileri sarsılmaz ve kalpte sürekli yenilenen arteriyel kan gibi atmaz, ancak deyim yerindeyse katı bedenler gibi donarlar ve kazanılmış ve zorla kafaya sokulmuş olmasa bile kesinlikle pozitif şeylerdirler ve dahası kutsal şeyler addedilirler.
İnsanlarda özgürlük fikrini uyandırırsanız, o zaman özgür insanlar sürekli olarak kendilerini özgürleştirmeye devam ederler; aksine insanları yalnızca eğitirseniz, o zaman onlar en yüksek biçimde eğitilmiş ve zarif bir tarzda kendilerini daima koşullara alıştıracaklar ve itaatkâr dalkavuk ruhlara yozlaşacaklardır.
Reklam
İnsan kendisine güvenirken, kendisini bilirken ve kendisine başvururken böylece özgüvende, özbilinçte ve özgürlükte onurunu ön plana koyarsa, o zaman kendisine nüfuz edilemeyen yabancı nesneyi kendi özbilgisi için bir bariyer ve engel kılan cehaletten kurtarmaya çalışır.
Uzun itaatsizlik geçmişimiz ve bununla birlikte bilginin özgür iradeye gelişimi şiddetle bastırılır. Öyleyse okul hayatının sonucu cehalettir. Tıpkı çocukluğumuzda karşı karşıya kaldığımız şeylere alışıp sindirdiğimiz gibi daha sonraki yıllarda da kendimizi keşfedip yönlendiririz, onu teslim ederiz, uşakları, iyi denilen yurttaşları haline geliriz. Öyleyse bir muhalefet ruhu şu ana kadar işlenen itaatkârlık yerine nerede güçlendirilecek, öğrenen insan yerine nerede yaratıcı insan eğitilecektir, nerede öğretmen iş arkadaşına dönüşecek, bilginin iradeye dönüşmesini nerede fark edecek, nerede yalnızca eğitilmiş insan değil, özgür insan da bir amaç addedilecek?
Başka alanlarda olduğu gibi pedagojik alanda da özgürlüğün patlamasına izin verilmez, muhalefetin gücünün ifade edilmesine izin verilmez: İtaatkârlık istenir. Yalnızca biçimsel ve maddesel eğitim amaçlanır ve hümanistlerin hayvanat bahçesinden yalnızca bilim adamları, realistlerinkinden yalnızca "yararlı yurttaşlar" çıkar, bunların ikisi de aslında itaatkâr insanlardan başka bir şey değildirler.
Hakikatin kendisi insanın kendisini açığa çıkarmasından başka bir şey içermez ve kendisini keşfi, yabancı olan her şeyden özgürleşmesi, bütün otoritelerden nihai soyutlanış ya da kurtuluş, yeniden-kazanılan doğallık buraya aittir. Tamamiyle gerçek bu tür insanları okul sunmaz; yine de oradaysalar bunlar okula rağmen oradadırlar. Gerçekten de bu bizi olsa olsa şeylerin efendisi, ayrıca doğamızın efendisi kılar; bizi özgür doğalara dönüştürmez. Ne kadar tam ve kapsamlı olursa olsun hiçbir bilgi, hiçbir parıltı ve anlaşılırlık, hiçbir diyalektik sofistikasyon bizi düşünce ve iradenin sıradanlığından koruyamaz. Okuldan bencil çıkmıyorsak bu şüphesiz okulun meziyeti değildir.
Eğer zamanımızın dürtüsü, düşünce özgürlüğü kazanıldıktan sonra, irade özgürlüğünü yeni bir dönemin ilkesi olarak gerçekleştirmek için bunu irade özgürlüğüne dönüştüreceği kusursuzluğa kadar takip etmek ise, o zaman eğitimin nihai amacı artık bilgi değil bilgiden doğan irade olabilir ve mücadele etmek zorunda olduğu şeyin dillendirilen ifadesi şudur: Kişisel ya da özgür insan.
Eğitim üstünlük yaratır ve insanı efendi kılar: Bu yüzden efendinin çağında eğitim, bir iktidar aracı idi. Ancak Devrim bu efendi-köle ekonomisini bozdu ve şu aksiyom ortaya çıktı: Herkes kendisinin efendisidir. Bununla bağlantılı olarak, aslında efendiyi üreten eğitim bundan böyle evrensel hale gelmeli zorunlu sonucu doğdu ve gerçek evrensel eğitimi bulma ödevi artık kendisini sundu. Herkese açık bir evrensel eğitim dürtüsü, inatla korunan dışlayıcı eğitime karşı mücadele etmelidir ve bu alanda Devrim de Reformasyon dönemi egemenliğine karşı kılıcını çekmek zorundadır. Evrensel eğitim fikri dışlayıcı eğitim fikriyle çarpıştı ve bu çekişme ve mücadele,evrelerden geçip çeşitli isimler altında günümüze kadar geldi.
Reklam
Eğitim hakkında
Acaba özenle yaratıcı olma yeteneğimizi mi geliştiriyorlar yoksa bize, doğası yalnızca talime izin veren yaratıklar olarak mı davranıyorlar?
211 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.