Ekmek Kavgası
Orhan KemalOldest Ekmek Kavgası Reviews
You can find Oldest Ekmek Kavgası quotes, oldest Ekmek Kavgası book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.İnce bir kitap, dili de çok yalın ama anlattıklarından mütevellit çok yoruyor ve üzüyor insanı okurken. Çocuk işçileri, zor çalışma koşullarını, yoksulluğu, fakirliği, parasızlığı o kadar yalın ve vurucu bir dille anlatıyor ki gerçekten moralinizi bozuyor, çünkü biliyorsunuz bunların bire bir olmasa da çok benzerlerinin yaşandığını, yazılanın bir öykü kitabından ziyade 1940'lı yılları anlatan bir günce minvalinde olduğunu.
Adaletsizliği, işsizliği, açlığı, parasızlığı tokat gibi yüzünüze çarpan, yaşadığınız hayata (belki de döneme) şükrettiren bir başyapıt bu kitap benim gözümde.
Toplumcu-Gerçekçi Edebiyat eserlerini seviyorsanız hayran kalacağınız, sevmiyorsanız bile bir şans vermeniz gerekecek kadar başarılı bir eser.
İyi Okumalar.
Kitabın en dikkat çeken özelliği içerigindeki hikayelerin ve anlatımların sonuclandırılmadan bitirilmiş olması, Orhan KEMAL kesinlikle balık tutmayı öğretme gayesinde:)
148 syf.
7/10 puan verdi
Naçizane yorumum
Merhaba arkadaşlar bugün sizlere Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası kitabı ile geldim. Kitap tek bir kitap değil 25 tane hikayeden oluşan bir kitap. Her bir hikayede o dönemin siyasi, sosyal, ekonomik özelliklerini çok güzel bir şekilde işlemiş Orhan Kemal, hikayeciklere hayran oldum.
Beni en çok etkileyen hikaye “Köpek Yavrusu” adlı hikaye oldu. Hikayede arka iki ayağı ezilen yavru bir köpeğe çocukların sanki canı yanmıyormuş gibi eziyet etmesini onun her bir bağırışında onların daha çok köpeğe işkence etmesini öyle bir anlatmış ki yazar gerçekten içim acıdı. Aslında dikkatimi çeken iki nokta daha oldu ilk kısmı insanların neyin ne olduğunu anlamadan dinlemeden anında önyargılı davrandıkları olmasıydı. Bunu hamal Memet bey kendisine taş, karpuz kabuğu atan çocuklardan birisine vurması sonucu polisin çağırılmasıydı. Tamam Memet bey’in yaptığı da doğru bir şey değil ama bir yerde nefsi müdafaya giriyor. İkinci kısımsa çöpçünün köpeğin neredeyse cansız bedenini o kadar bezgin bir halde alıp arabaya atması oldu. Belki buradan bu çıkarılmaz ama burada ister istemez bugünki işlere bakış açımızla karşılaştırdım ve hiçbir farklılık göremedim şimdiyle o zamanki arasında. İşler bizim için o kadar monoton bir hal aldı ki artık işi yaparken herhangi bir sevgi veya nefret ifadesi göstermiyoruz.
Kitap çok güzeldi gerçekten çok severek okudum ve farklı zamanlarda olmaları da beni ayrı bir etkiledi çünkü yazarın sadece bir senedeki değil 42-48 yılları arasındaki düşünce yapısından olaylara bakış açısından parçalar görebilirsiniz
Sizlere de tavsiye eder okumalısınız derim.
#okudumbitti
Orhan Kemal'in ilk öykü kitabı olma özelliğini taşıyan Ekmek Kavgası 1949 yılında yayınlanmış. 1956 yılında hakkında açılan bir kovuşturma sürecinde; “Ben gerçekçi bir yazarım. En iyi bildiğim konuları anlatırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok” diyen Orhan Kemal’in tüm kitaplarında toplumsal olayları, işçi sınıfının kabullenilmiş çaresizliğini, emeğin sömürüsünü, kıtı kıtına geçinmeye çalışan ailelerin dramlarını okuyoruz.
Ekmek Kavgası da diğer kitaplarından farklı değil. İçinde yoksulluğun, haksızlığın, yaşam kavgasının hüküm sürdüğü, bu ülkenin göz yumulan, görülmek istenmeyen gerçeklerini yansıtan öyküler barındırıyor içinde. Orhan Kemal’in “Bir İnsan” öyküsünde yazdığı gibi: “mahvolmuş insan”ların hikayeleri…
.
.
.. Beyefendi! Her yerde insanlar... Koşuyorlar, gidiyorlar, geliyorlar, tutuyorlar, koparıyorlar.. Yığın yığın, vıcık vıcık, sürü sürü insanlar... Üzerinize atlıyor, lokmanızı ağzınızdan kapıyorlar beyefendi. Beyefendi, insanlar kurt gibi, kurtlar gibi saldırıyorlar beyefendi!”
Bu kitap için kısaca, memleketimden insan manzaraları diyeceğim. Çünkü gerçekten öyle...
Orhan Kemal fakirliği, yoksulluğu, düşkünlüğü size öyle bir hissettiriyor ki içiniz sızlıyor öykülerdeki kişilere.
Öyküler muazzam bir halk dili sokak dili ile aktarılmış. Kulağınızı asla tırmalamıyor. Kısacık öyküler de bir anda o kişilerin arasına karışıp gidiyorsunuz ve kitap bitiveriyor...
Kimsesizlik, parasızlık, çaresizlik, arka sokak hikayeleri görünmeyen bilinmeyen ama hep yaşanan olaylar...
Hayatın acı gerçeklerine açılan bir pencere. O pencere hep açık.
Görmek için bakın, okuyun, bilin.
Orhan Kemal dönemin sefaletini, açlığını iki kuruş için insanların düştüğü durumları kendi diliyle öyle güzel anlatmış ki... Bu kitap neden daha önce elime geçmedi diye kızdım kendime. Geciktirmeden okumanız tavsiyesiyle...