Kapitalizm Açlığı ve Obeziteyi Nasıl Yarattı?

Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler

Robert Albritton

Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler Posts

You can find Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler books, Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler quotes and quotes, Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler authors, Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler reviews and reviews on 1000Kitap.
328 syf.
9/10 puan verdi
Kapitalizm-Gıda-Sağlık Ekseninde Bir İnceleme
(Hakim olmadığım bir alanda inceleme yazma teşebbüsünde bulunuyorum. Yazacaklarım kitaptan anladıklarım ve yaptığım birtakım araştırmalar sonucunda elde ettiğim kazanımlardır.) Kapitalizm esasında pek çok alanı etkileyen bir sistem olsa da yazar gıda-sağlık veçhesini incelemeyi tercih etmiş. Bu bakımdan isabetli bir karar olmuş çünkü alana daha
Ekmek Yoksa Abur Cubur Yesinler
Ekmek Yoksa Abur Cubur YesinlerRobert Albritton · Otonom Yayıncılık · 20168 okunma
ABD'de sigaralardan vergi alınıyor olsa da bu ek vergiler, sigaranın yarattığı gerçek toplumsal maliyetleri yansıtmaktan çok uzaktır.
Reklam
Kapitalizmin en kötü yanlarından biri, işsizlik veya eksik istihdam yoluyla insan kaynağını berbat bir biçimde boşa harcamasıdır. Yoksullukla birlikte bu boşa harcayış, suçun ve diğer toplumsal hastalıklardan birçoğunun esas nedenidir.
1978'de kurulan Amerikan Bilim ve Sağlık Konseyi (ACSH) kuruluş amacını "gıda, beslenme, kimyasallar, eczacılık, yaşam biçimi, çevre ve sağlıkla ilgili meselelere eğilen bir tüketici eğitim birliği oluşturmak biçiminde tanımlıyordu." ACSH "bağımsız, kâr amacı gütmeyen, vergiden muaf bir örgüt oldugunu ileri sürmektedir ama yüzde 76 oranında şirketler ve şirket bağışçıları tarafından finanse edilmektedir." Raporlarında ileri sürdükleri şeyler arasında "kolesterolün koroner kalp rahatsızlıklarıyla ilişkisinin olmadığı... endokrin bozukluklarının insanda bir sağlık sorunu oluşturmadığı... ve küresel ısınmayı engellemeye dönük fosil yakıt kısıtlaması uygulamalarına başvurulmaması gerektiği gibi şeyler de vardır. "Şirketlerin bakış açısına göre 'yanlış' sonuçlara varmanız halinde, birinci sınıf bir bilimsel çalışma yapmış bile olsanız, kariyerinizin yerle bir olabileceğine dair çok fazla örnek vardır."
İnsan sağlığını belirleyen temel bir unsurdan bahsedilebilirse bunun iyi beslenme olduğuna dair giderek güçlenen kanıtlar vardır, buna rağmen beslenme alanında yapılan araştırmalara ayrılan fonlar gülünç derecede azdır: ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH), bilimsel literatürde yayınlanan biyomedikal ve beslenmeyle ilgili araştırmaların en azından yüzde 80-90'ını finanse etmek zorundadır. 2004'de 28 milyon olması teklif edilen NIH bütçesinin sadece yüzde 3,6'sı, bir şekilde beslenmeyle ilişkili projelere aktarılmıştır. Şirketlerin gücü göz önünde bulundurulduğunda bu anlaşılır bir durumdur ama beslenmenin insan sağlığında oynadığı rol düşünüldüğünde bu, tamamen akıldışı görünmektedir.
ABD'de yasaklanan bir zirai ilacın gelişmekte olan ülkelere pazarlanması sık görülen bir durumdur. ABD'deki sigara pazarının küçülmesiyle birlikte, pazarlamanın denetimin zayıf olduğu ya da hiç olmadığı gelişmekte olan ülkelere doğru kaydırılması buna bir örnektir. Örneğin ABD kendi ülkesinde yasakladığı yaklaşık 24 milyon kilo zirai ilacı 1990 yılında başka ülkelere ihraç etmiştir. Üretici şirketlerin kârı düşünüldüğünde bu iyi bir şeydir ve bu yüzden de kapitalizm açısından akıllıcadır ama bir tür ırkçılığı da akla getirmektedir. Kendi kendimizi zehirlememeyi akıl ediyoruz ama dünyanın başka yerlerindeki yoksullar kendilerini zehirlerlerse buna da sesimizi çıkarmıyoruz. Gıda sistemimiz giderek küreselleşmekte ve bir biçimde zirai ilaç kalıntısı bulunduğu için yasakladığımız gıdaları ithal edebiliyoruz. Tabii her zaman olduğu gibi, sağlık giderlerini müşteriler ve vergi yükümlüleri ödediği sürece bu durumun şirketlerin kârına hiçbir zararı olamaz.
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.