el-Akidetu'l Vasitiyye ve Şerhi
İbn Teymiyye (Ahmed b. Abdulhalim el-Harrani)Sözler ve Alıntılar
"Şanı yüce Allah yarattıkları ile kıyas edilemez."
Sayfa 112 - Guraba
Îman ve İslâm :
Mutlak iman ise mutlak İslam'dan daha özeldir. Bazen o olmadan İslam bulunabilir.
Yüce Allah'ın şu buyruğunda olduğu gibi:
"Bedevi Araplar: `iman ettik` dediler. De ki: `Siz iman etmediniz, fakat İslâm olduk.` deyiniz..." (el-Hucurat, 49/14)
Böylelikle onların mutlak manada iman sahibi olmadıklarını belirterek Müslüman olduklarını da haber vermektedir.
Cibril hadisinde de üç mertebe zikredilmiştir: İslam, iman ve ihsan. Bu da sonraki her mertebenin bir öncekinden daha özel olduğuna delâlet etmektedir.
Sayfa 314
Eş'arî'ler ve Mu'tezile, yaratılmışlarda bir zayıflık, bir güçsüzlük ve kendisine merhamet duyulan kişi dolayısıyla acı duyma anlamlarını taşıdığı iddiasıyla rahmet sıfatını kabul etmezler.
Ancak bu cehaletin en kötüsüdür.
Çünkü rahmet, güçlüler tarafından zayıflara karşı beslenir. Hiçbir şekilde zayıflığı ve güçsüzlüğü gerektirmez.
Sayfa 176
"Din nasihatten ibarettir."
Sayfa 343 - Müslim, Ebu Davud, Nesai.
"Bir kimse masiyetini işlemeye devam ettiği halde, ona Allah'ın dünyada sevdiği şeyleri vermekte olduğunu görecek olursan, bil ki bu, Allah tarafından (o kimseye) bir istidraç (derece derece azaba yaklaştırması)dır."
Sırât-ı müstakîm, vasat ümmetin yoludur. İfrat ile tefrit uçları arasındaki yoldur. Bundan dolayı yüce Allah, bize, namazın her rekâtinde bizleri Sırât-ı müstakîm'e iletmesini istememizi emretmiş ve öğretmiştir. Yani bizim O'ndan, bu yolu izleyip tâbi olma ilham ve başarısını bize vermesini istememizi dilemiştir. Çünkü bu yol, yüce Allah'ın kendilerine nimetler ihsan etmiş olduğu peygamberlerin, sıddıkların, şehidlerin ve salihlerin yoludur. Esasen arkadaş olarak bunlar ne güzeldir.
Sayfa 147
Ehl-i sünnet ve'l-cemaat'e göre; yüce Allah, kendi zatı hakkında haber verdiği şekilde arşı üzerinde - kendi yüce zatının bildiği bir keyfiyet ile- yarattıklarından ayrı olmak üzere istiva etmiştir. Nitekim Mâlik ve başkaları da: "İstiva'nın ne demek olduğu bilinmektedir, ancak keyfiyeti meçhuldür." diye açıklamışlardır.
Sayfa 212