Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eleştirel Pedagoji Dergisi - Sayı 8

Eleştirel Pedagoji Dergisi

Eleştirel Pedagoji Dergisi - Sayı 8 Sözleri ve Alıntıları

Eleştirel Pedagoji Dergisi - Sayı 8 sözleri ve alıntılarını, Eleştirel Pedagoji Dergisi - Sayı 8 kitap alıntılarını, Eleştirel Pedagoji Dergisi - Sayı 8 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kabul etmek gerekir ki Türkiye eğitimcileri, Öğrenci Merkezli Eğitim (Richard Tabulawa daha kapsayıcı olması bakımından Öğrenen Merkezli Eğitim olarak adlandırıyor.) yaklaşımını fazlasıyla kutsamışlardır. Eleştirel bir bakış açısıyla ele alındığında bunun bilgisizliğin abartısı olduğu görülmektedir.
Neoliberalizm, politik bir ideoloji olarak tüm dünyadaki eğitim anlayışını kökten değiştirmiştir. Egemen anlayışa göre politik liberalizm ile uyuşmayan her türlü eğitim düşüncesi gözden düşürülmüş, itibarsızlaştırılmıştır.
Reklam
Hem Rousseau hem de Dewey çocuklar için kitapları değersiz görür. Rousseau faydalı bir zanaat öğrenmeyi tavsiye ederken, Dewey de pratik ve mesleki eğitimi öne çıkarır.
Kant, “Saf Aklın Eleştirisi”nde “geleneğin ve otoritenin kılavuzluğuna” gerek duymadan “kendi aklımızı” kullanmaktan bahseder. Bu görüşüne “yeni kılavuzlar” yaratmadan ibaresini eklemeyi öneriyorum. Çağrısına da kulak veriyorum: Açık yol, eleştiri yoludur.
“Liberal demokrasi” ve “serbest piyasa ekonomisi” ile özdeşleşen yürürlükteki “siyasi çoğulculuk” politikaları, “rekabetçi kapitalizm”e doğru evrilmektedir.
Türkiye’de, örgün eğitim kurumlarında zorunlu din eğitimi uygulaması tartışması, eğitimin bilimsel temellere dayanmasını savunanlarla, eğitimde dinin ağırlığını artırmadan yana olanların yol ayrımı olacak gibi görünüyor. Durgun bir ortamda sağlıklı bir tartışma kimin demokrat, kimin hukuka ve insan haklarına saygılı olduğunu da gösterecek. O zaman, “Yapılandırmacı”lıkla, otoriter ve dogmatik din eğitimini aynı anda savunanların yarattığı kavram kargaşası da son bulacak.
Reklam
Öğrenen merkezli pedagojinin toplumsal, epistemolojik ve felsefi temellerinin olduğunu belirtmek önemlidir. Bu nedenle de değerden bağımsız (nötr) değildir. Eğitim yoluyla nasıl bir toplum, nasıl insanlar ve nasıl bir dünya yaratmak istediğimizle ilgilidir.
Bilhassa performans ödevleri ve etkinlikler, öğrenciyi merkeze çekmek adına alkışlanırken işin içine veli de ama bir tüketici olarak katılıyor ve amansız eğitim yarışında amaç, eğitim (terbiye) değil, standartların (not, puan, aşama, diploma vd.) hedeflendiği bir öğretim süreci haline geliyor
ilerlemeci anlayışa olumsuz eleştiri
Bilgi sahibi olmak, bilmeye cüret etmek, her zaman özgürlüğün ve ilerlemenin temelini oluşturmuştur. Fakat bilgiden mahrum olmak, onu elde etmeyi gereksiz olarak tanımlamak, hem eşitsizliği hem de tahakkümü üretmekte ve yeniden üretmektedir.
2004 ile sonrasında ilk ve ortaokulda olanlar
Türkiye’de de 2004 müfredat reformunda, önceki/eski eğitim görüşleri, uygulamaları ve modelleri çöp sepetinin içine “davranışçı” diye atılmış, nice zengin deneyim itibarsızlaştırılmıştır.
Reklam
Dinler ilerici bir misyon yerine getirmez; din, kendi içinde kendine kapanan bir kurum olarak yeni eğitim ilişkilerine açık değildir.
Eski eğitim kurumları yetersizdir ve gelişmelere kapalıdır. Ana-babanın çocuğuna verdiği informal bilgiler, bir meslek edinmede yetersizdir. Akrabalar çocukları eğitemezler. Kaldı ki, akrabalık olsa olsa egzotik toplum ve kültürlerde ancak iş görür ama modern koşullarda değil.
akran zorbalığı en iyi eğitimde bile var
İlerlemecilerin sandığının aksine, öğrenci öğretmenin baskısından kurtulduğunda özgür olmuyor; sadece daha farklı iktidar ilişkilerine teslim ediliyor. Öncelikle, öğretmenin baskısından kurtulan öğrenciler, sınıf içerisinde başka öğrencilerin veya öğrenci gruplarının baskısına maruz kalmaktadır.
Bir bilgi felsefesi olarak sosyal yapılandırmacılığa göre ‘bilgi, bireyin inşası değil, toplumsal süreçlerin bir ürünüdür’ Öğrenme felsefesine göre sosyal yapılandırmacılık, yaygın kanı olan bilginin öğrenenlere direkt aktarılabileceği ve bunun anlama ile sonuçlanacağı beklentisi’ni reddeder.
Bilmek, özgürleştirir…
Aydınlanma’dan beri değil kadim çağlardan beri insanoğlu, bilmeye cüret ettikçe, özgürleşmiştir.
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.