Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010)

Eleştirel Pedagoji Dergisi

Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010) Gönderileri

Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010) kitaplarını, Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010) sözleri ve alıntılarını, Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010) yazarlarını, Eleştirel Pedagoji - Sayı 11 (Eylül-Ekim 2010) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğitim konusunda en fazla eğitilmiş kişiler olarak eğitim bilimciler akademik çalışma adına şimdiye değin yapageldiklerini sürdürmenin gönül rahatlığı içinde oldukları sürece pedagojik sefaletin vebali üzerlerinde kalacaktır.
+1
Güliz Akkaymak: Ders kitaplarının içeriklerinin demokratik olduğuna inanmıyorum.
Reklam
1980’li yıllardan itibaren Türkiye eğitim sistemine giren piyasa dostu politikalarla birlikte devlete ait olan eğitim finansmanının giderek başkalarının (veliler, yerel topluluklar, sermaye grupları, özel hayırsever şahıslar) sırtına yıkıldı; en kötüsü de, okul-aile birliklerinin şirket statüsüne kavuşturulması oldu.
Neo-liberalizmle birlikte bize söylenen şu: Artık dünya, acımasız bir yer. Küreselleşme ile birlikte her şey rekabet konusu.
Bugün dünya ölçeğinde eğitim sistemlerini, piyasa ekonomisinin gerekleriyle daha uyumlu kılmak üzere bir eğilim vardır. Birçok Marksist eğitimci ya da (devrimci) eleştirel pedagog, neoliberal dönemde uygulanan reformlarla birlikte müfredat, eğitim siyasası ve içerik değişimlerinin uyumlu, kendini çıkarını düşünen (öz-çıkarcı) ve piyasa yönelimli insanlar üretmek için tasarımlandığını ileri sürmektedirler.
Reklam
Yapılması gereken, örgütlenerek özelleştirme ve piyasalaşma konusunda toplumu bilinçlendirmek, eğitimin her düzeyde kamusal, parasız ve demokratik olmasını benimseyen anlayışları iktidara taşımaktır.
Özelleşmenin hızlandığı 12 Eylül sonrasında cemaatçi yurtlar, özel okullar ve dershaneler de hızla artmıştır. Eğitim harcamalarının artması sonucu umarsız kalan dar gelirli ve yoksul ailelerin çocuklarına cemaatler kucak açmaktadır.
Eğitim hizmetleri özelleştirildikçe ve pahalıya mal oldukça, halk kaybetmekte, ülke kaybetmekte ve insanlık kaybetmektedir.
Darbe hükümeti “Paramız yok okullara sahip çıkın” söylemi başlatıp devlet okullarına kaynak üretmek amacıyla Milli Eğitim Vakfı’nı kurmuştur. Bu vakıf, kuruluşunun üzerinden 10 yıl geçmeden, devlet okullarına katkı yapmak yerine, Köksal Toptan, Avni Akyol gibi 12 Eylül sonrasında eğitim bakanlığı yapmış bakanların adını taşıyan özel okullar açmaya başlamıştır.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.