Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Memleket Yazıları 15

Elli Yıl Önceki

Refik Halid Karay

Elli Yıl Önceki Gönderileri

Elli Yıl Önceki kitaplarını, Elli Yıl Önceki sözleri ve alıntılarını, Elli Yıl Önceki yazarlarını, Elli Yıl Önceki yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
128 syf.
·
Puan vermedi
Refik Halid’in ilk önce yurt içinde çeşitli vilayetlere sonra da 1922’de yurt dışına Lübnan’a sürgün edildiği bilinmektedir. 1938’de çıkan bir af ile Refik Halid yurda dönmüştür ve ölümüne kadar (1938-1965) çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar neşretmiştir. Bu yazıları bir araya getirip kitaplaştıran İnkilap Kitabevi, “Memleket Yazıları” adıyla ve cilt cilt yayımlamıştır. On sekiz cilt olması planlanmış olan serinin on beşinci kitabı olan “Elli Yıl Önceki” adlı bu kitapta, 1952-53 yıllarında yayımlanmış 32 tane köşe yazısı yer alıyor. Yazıların konusu genel itibariyle geç-Osmanlı diyebileceğimiz 1900’lü ve 1910’lu yılların içtimai hayatı, kaybolmaya yüz tutmuş bazı âdetler, ya da kitapta denildiği gibi “an’aneler” ve de mekanlar… Müreffeh bir ailede büyümüş olan Karay’ın, bilhassa ilk sürgünü öncesine denk gelen gençlik yılları bu yazıların önemli bir kısmını oluşturmakta. Zira, bazı bölümlerde çocukluğunun belirli anılarını son derece canlı bir şekilde, sanki o gün yaşamışcasına yazıya dökmesi bunun bir emaresidir. Bu yazılarda karşımıza çıkan bir diğer önemli unsur ise içtimai (toplumsal) hayattır. Bu hususta, bazı mekanlar, içtimai pratikler ve özellikle de son dönem Osmanlı İmparatorluğunun mutfağına dair birkaç enstantane bu yazıları son derece değerli kılıyor, hatta bir nevi tarihçiler için eşsiz bir malzeme sunuyor da denebilir. Dili yazarın külliyatına kıyasla son derece sade olan ve yirminci yüzyılın başlarını konu edinen bu kitabı anı/hatırat sevenlere öneririm. İyi okumalar!
Elli Yıl Önceki
Elli Yıl ÖncekiRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 201719 okunma
Yerliye rağbet olmaması, iyisinin bulunmamasındandı.
Sayfa 115 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Reklam
Eski hayatta kahvenin mevkii vardı, basit mesele değildi… Ailenin kız çocuklarına ilk iş olarak kahve pişirmek öğretilmez miydi? İyi bir ev hanımı muhakkak iyi kahve pişirmesini bilmeliydi.
Sayfa 107-108 – İnkılâp KitabeviKitabı okudu
(…) eskiden hiçbir yerde, ne evlerde ne de umumî mahallelerde baştan savma kahve pişmezdi; öylesi, misafire veya müşteriye hakaret sayılırdı.
Sayfa 108 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
İnsanın biyolojik ve psikolojik gelişiminde bülûğ çağının buhranları değişmez bir tabiat kanunudur. İlim adamları o çağdaki hareketleri geçici sayarlar ve bunları ahlâksızlık, terbiyesizlik telâkki etmezler. Hepsi de çok defa özenti ve züppelikten ibaret kalır.
Sayfa 103-104 – İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Dört ak saçlının hoşuna gitmediği, keyfini kaçırdığı, tiryakiliğine dokunduğu için gençlere uluorta atıp tutmak, dünya çapında bir an'anedir. Gençler de kendilerinden sonra geleceklere kızacaklardır. Ve nesiller böylece, bir çekişme halinde üremekte devam edecektir.
Sayfa 105 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Reklam
Eski nesil, yenilere karşı sabırlı olmalı, gençleri çarçabuk terbiyesizlik ve ahlâksızlıkla suçlandırmamalıdır. Bunlar o tavır, kıyafet, konuşma farkları bülûğ çağının buhranları icabıdır.
Sayfa 104 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Ömür tükeniyor, merak bitmiyor. İnsanda en devamlı ve kuvvetten düşmez huy, merak olsa gerek.
Sayfa 89 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
(…) büyüklerin kitaba rağbet etmedikleri bir devirde, küçükleri okur görmekle teselli buluyoruz.
Sayfa 86 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Beyoğlu, 1900’lerin başı
O devirlerde polis, vatandaşları da, turistleri ve ecnebileri de eğlence hususunda bezdirici tahditlere tâbi tutmadığından, Beyoğlu hem hür, hem neşeli, sabahlara kadar açık ve tüm serbestliğine rağmen, belki de bundan ötürü, zabıta vakası az bir şehirdi. (…) Değil yatsı saatinde, sabaha karşı bile Beyoğlu Caddesi’nden geçen kadınlar, korkuyu hatırlarından geçirmezlerdi. Âdeta terbiyeli bir şehirdi burası! İnanmamakta haklısınız.
Sayfa 84-85 – İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Reklam
Osmanlı’da kadınlar köle, cariye vs. değil miydi ya!
Halbuki Abdülhamid devri ricalinin bütün taze kızları ve hanımları, erkeklerinden fazla Fransızca bilirlerdi
Sayfa 75 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Abdulhamid devrinde
Yine o padişah zamanında memleket içi seyahatler, Zaptiye Nezareti'nden alınan yol vesikasına tâbidi. Kimse, vesikası olmadıkça vilâyet dışına çıkamazdı.
Sayfa 73 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Facialar tekerrür eder durur, halk “Kaza! Kader!” der, belediye yasak koymağı aklına getirmezdi.
Sayfa 66 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Büyük aktör Şarlo, saflık ve bönlük alâmeti mânasında bastonun son mümessilidir ve komikliğini öylesine anlatmıştır ki, kökü insanlığın ilk çağlarına dayanan bu acaip modanın bırakılmasına sebep olmuştur.
Sayfa 56 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
*20.yüzyıl başları
Simidin baş gıdalarımızdan olduğu devir çoktan kapandı. O devirde İstanbullu için simidin mevkii mühimdi; her yerde, hele gezinti ve eğlencelerde simidsiz duramaz, hayatın zevkini çıkaramazdı. Adeta o bulunmadıkça keyfi yerine gelmez, sanki zekâsı da, beş hissi de işleyemezdi.
Sayfa 44 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.