1980’lerin başında, İrlanda kırsalındayız. Küçük, isimsiz bir kız çocuğu, kendi ailesi tarafından daha önce hiç tanışmadığı çocuksuz Kinsella çiftine bırakılır. "Emanet çocuk," yeni ve geçici evindeki ilk günlerinden itibaren kendi iç dünyası ve duygularını tanımanın yanı sıra, aile ve ev denilen şeylerin daha önce hiç tecrübe etmediği olanaklarını, özellikle de dalgalı yaşam denizindeki yol göstericiliğini ve iyileştirici yanlarını da keşfetmeye başlar.
Claire Keegan Emanet Çocuk’ta, bir kız çocuğunun gözünden İrlanda’nın yemyeşil vadileri ve parlak gökyüzüyle bezeli pastoral yaşamını, hırçın rüzgâr ve dalgalarla falezler misali yontulmuş taşra insanlarını son derece dokunaklı ve yalın bir dille anlatıyor.
Emanet Çocuk’ta görkemli bir dizi biçimsel güzellik, derin ve verimli bir yetenek tarafından resmediliyor. Claire Keegan, okuyucuya basit hikâye diye bir şey olmadığını ve sanatın insan yaşamı için ne kadar elzem olduğunu hiç unutturmuyor. Keegan doğru kelimeleri seçme konusunda heyecan verici bir içgüdüye sahip; yaşamın sonsuz ihtimallerine ve kesinliğine karşı sabırlı bir özen göstermekte ise son derece mahir. (Arka kapaktan alıntıdır.)
Başta dedim tamam, aile olmayı beceremeyen, çocuklarını yük olarak gören sorumsuz bir anne ve babanın çocuğu bu emanet çocuk. Bir aileye geçici olarak emanet ediliyor. Sonunda da aile çocuğu çok sever ve çocuk onların çocuğu olur falan diye bir son da tahmin ettim. Fakat hikaye başlarda iyiyken sonu çok karışık bitti. Hâlâ anlamadım sonunu...
Neyse, okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar dilerim :)
Emanet ÇocukClaire Keegan · Jaguar Kitap · 20212,402 okunma
Bunu duyar duymaz anlıyorum ki o da başkaları gibi; keşke şimdi evde olsaydım da tüm bu anlamadığım şeyler hep oldukları gibi kalsaydı diye geçiriyorum içimden.