Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emekçileri İzlemek

Mustafa Kemal Coşkun

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Maden Filmi
Yavuz Özkan, sinemacılık tarihinde uzun yıllar sansürle mücadele etmem zorunda kalmış bit yönetmendir. Maden filmi sansür kurulundan geçebilsin diye uzun zaman mücadele vermiştir. 1962-1965 yılları arasında yönetmenin kendisi de Kütahyada bir maden işçisi olarak çalışmıştır. Özkan'ın bu filmin senaryosunu yazmasında maden işçisi olarak çalıştığı bu yılların etkili olabileceğini söylemek yanlış olmaz.
Başka Dilde Aşk
Filmin sonuna yaklaşırken, 25-30 kişiden oluşan bir grup çağrı merkezi çalışanı " Kariyer yalanlarınızı külahıma anlatın" yaziki bir olanların arkasında slogan atarak yürüyüşe başlarlar. " Sendika halkımız engellenemez" ve " Çağrı merkezinde sömürüye son" sloganları atarak basın açıklamasına gececekleri sırada bir polis amiri ve eylemci sayısı kadar polis gemerek önlerinde durur.
Reklam
Bereketli Topraklar Üzerinde, Lukacs'ın bahsettiği gerçeğin şimdi olana indirgemediği, daha farklı bir yaşamın hayal edilebileceği veye kurulabileceği mesajını da veren toplumsal gerçekçi bir romandır.
Tanıdık geldi mı size
Aras: Hanımlar, mola süreniz bitti. Geçen her saniye sizin cebinizden çıkıyor, hadi bakalım telefonlara! Hadi bakalım! Ayşe: Aras Bey, Tamer'in atağı kırıldı biliyorsunuz, bir hafta ise gelemeyecek raporu masanıza bıraktım. Aras: Bir hafta mı? Zeynep: Ancak o zaman yürüyebilecek. Aras: Biz onu evden aldırırız bir şey olmaz. Halı saha maç yapmıyoruz kızlar, oturacak eliyle, ağzıyla çalışacak hepsi bu.
Filmin en etkileyici ve çağrı merkezi çalışanları Içın "bardağı taşıran son damla" olacak olay ise, Eylem isimli arkadaşlarının bayılma sahnesidir. Aras'ın günün ciro düşkünlüğünü kapatmak için yaptığı " motivasyon" konuşması esnasında Eylem, yeri den kalkar ve bağırmaya başlar: "Ya yeter artık yeter! Yeter dayanamıyorum artık dayanamıyorum! Yeter artık ya köle mi zannediyorlar bunlar bizi? Dayanamıyorum artık ya! Kulağım duymuyor artık yeter!"
Hasan'ın kolunu makineye kaptırdığını gören karısı Hacer,onun kopmuş kolunu patron Salim Beye atar ve "Alın diyetinizi, kim ödeyecek bizim diyetimizi?" diye bağırır. Daha sonra elini balyozu alır ve önce makineye yönelir, ancak onun suçsuz olduğunu söyleyerek Bilal Usta'ya yönelir,onunda suçsuz olduğunu söyler ve patrona yönelir ana Geçere göre o da suçlu değildir. Daha sonra işçilere dönerek "suçlu biziz" diye haykırır.
Reklam
Lütfü Usta gitse de kalsa da hayatının çok zor olacağını bilir, çünkü artık "kime uşaklık ettiğini" bilir. Bu yüzden Lütfü Usta'nın son sorusu, - "Ayrılmak mı zor, bu mutfakta kalıp hizmet etmek mi?" - Bir strateji sorunsalına işaret eder. Filmin bu soruyu yanıtsız bırakması, asıl altı çizilmesi gereken şeyin stratejiden öte etrafındaki sömürü ve şiddet ilişkilerinin farkına varmak olduğunu gösterir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.