“Kendi namıma, eserin orijinal olması kadar hayati önem taşımasını da bir kural olarak addederim. Her eserde insana rastlamam lazım, aksi halde ondan soğurum. İnsanlığı kesinlikle sanatçıya feda ederim. Benim sanat formülüm, eğer ilginizi çekiyorsa tabi, işte budur: bir sanat eseri, belli bir mizacın merceğinden bakıldığında dünyadan bir köşedir. Gerisini çok da umursamam. Ben bir sanatçıyım, dolayısıyla size bedenimi, kanımı, kalbimi ve düşüncemi sunarım. İyi olsun kötü olsun, karşınızda çırılçıplak olurum. Beni okuduğunuzda ister alkışlayın ister yuhalayın, varsın örneğim başkalarına teselli ya da ders olsun. Daha ne istenir ki? Size başka bir şey veremem, çünkü Tanrı beni nasıl yarattıysa ben de karşınıza kaba ya da nazik olarak çıkarım. Ey hakikat elçileri, beni değiştirmeniz ya da bana yalan söyletmeye çalışmanızdan daha gülünç ne olabilir! Sanatın, kalbin ve aklın özgür ifadesi ve insandan üstün olduğunu anlayamadınız. Bazı ulusların ve belirli dönemlerin söyleyecek sözleri varsa, o zaman insanların da ruhun da söyleyecekleri var.”
Emile Zola
Mihail Barro tarafından kaleme alınan “Emile Zola, Hayatı ve Edebi Faaliyeti” adlı biyografik anlatı bizlere natüralizm akımının öncüsü olan ve eserlerinde natüralist bir çerçevede doğal bir üslup kullanan ünlü Fransız yazar Emile Zola’nın çocukluğundan gençliğine, edebiyat sahnesindeki yerinden eserlerine kadar çeşitli konularda genel bir bakış sunmaktadır.
