“Kendimden başka kimsenin sevmeyeceği bir kahraman yaratacağım.” diyen Austen’ın Emma’sını sevdim mi, hayır O nasıl kibir, o nasıl dünya benim etrafımda dönüyor duruşu. Kitabın giriş cümlesine bakalım; “Emma Woodhouse güzel, akıllı ve zengindi; rahat bir evi, mutlu bir yaradılışı vardı; hayatın en büyük ayrıcalıklarını kendinde toplamış gibiydi...”
“Emma’nın asıl kusurları her şeyi biraz fazlaca kendi bildiği gibi yapma iradesi ve kendini pek bir beğenme eğilimiydi...”
Eh görüldüğü gibi yazarımız bizi zaten yeteri kadar yönlendirmiş ve ben bu tuzağa düşmüşüm
Ablası Isabel’in evlenip Hartfield Malikanesi’nden ayrılmasına çok üzülen babasının, bu üzüntüyü tekrar yaşamaması için evlenmeme kararı alan Emma, yakın arkadaşlarını başgöz etme misyonuna soyunmuştur.
“Eğer bir kız kendine evlenme öneren bir erkeğe evet mi, hayır mı diyeceğini bilmiyorsa, hayır, demelidir. Öyle ya, dünya evine böyle bocalama, kuşku içinde girilmez. İnsan hiç düşünmeden kabul edebileceği bir erkeği beklemelidir.”
Ben genel olarak sevdim ama bir ‘Aşk ve Gurur’ kadar etkilenmedim. Jane Austen’in en sevdiği romanıymış, okuyun