Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Güzel Nasreddin Hoca Fıkraları

Muhammed Cüneyt Özcan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Arkadaşlarından biri Hoca'ya sormuş: "Hoca, Dünya kaç metre" Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: "Ona sor! Bak, ölçmüş, biçmiş, gidiyor..."
Sayfa 21
Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş. "Aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu." Hoca istifini bozmadan: "Bana ne" demiş. Arkadaşı "Ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin" demiş. Hoca yine istifini bozmadan: "O zaman sana ne" demiş.
Sayfa 26
Reklam
Neden hâlâ akıl edemiyorsunuz
Nasreddin Hoca, köy meydanındaki koca çınar ağacının üzerine çıkmış, elindeki balta ile bindiği dalı kesmeye başlamış. Görenler: "Aman Hocam, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin!" diye bağırmaya başlamışlar. Hoca kesmeye devam ederek seslenmiş: "Bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de, ben size yıllardır ahiretin dalı olan dünyanızı kesersiniz cehenneme düşersiniz diyorum, neden hala akıl edemiyorsunuz?"
Sayfa 20
Nasreddin Hoca bir gün Akşehir'de camide vaaz vermek için kürsüye çıkıp: "Ey inananlar, benim size ne söyleyeceğimi biliyor musunuz" diye sormuş. Camideki topluluk: "Bilmiyoruz", demişler. Bunun üzerine hoca: "Bilmiyorsanız, ben size ne söyleyeyim." diyerek kürsüden inmiş. Hoca ertesi günü yine vaaz vermek için aynı kürsüye çıkmış bu sefer yine topluluğa aynı soruyu sormuş, camideki topluluk bu sefer Hoca'yı kaçırmamak için: "Biliyoruz." cevabını vermişler. Hoca bu seferde onlara: "Mademki biliyorsunuz, o halde benim söylememe ne lüzum var." demiş. Hoca ertesi gün vaaz etmek için kürsüye çıktığında topluluğa yine aynı soruyu sormuş. Bu sefer, bazıları biliriz bazıları da bilmeyiz diye karşılık vermişler. Hoca büyük bir ciddiyetle topluluğa dönerek onlara: "Öyleyse, bilenleriniz bilmeyenlerinize öğretsin." cevabını vermiş.
Sayfa 41
Nasreddin Hoca yoldan geçerken bir dilenciye rastlamış. Dilenci: "Allah rızası için bana az bir sadaka verebilir misiniz?" demiş. Nasreddin Hoca: "Az vermek benin şanımdan değildir." demiş. Dilenci: "O halde çok verin be hocam..." demiş. Nasreddin Hoca: "O da senin şanından değildir." demiş.
Sayfa 71
Nasreddin Hoca evlenmeye niyetlenmiş. Eş dost bir hatunu öve öve göklere çıkarmışlar. Hoca'nın gönlünü çelmişler. Zifaf gecesi yüz görümlülüğünü veren Hoca, gelinin duvağınu kaldırır. Çirkin bir gelin. Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için: "Hoca Efendi, akrabalarından kime görüneyim, kime görünmeyeyim diye sormuş. Hoca şaşkın: "Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen görün..."
Sayfa 21
Reklam
Bir İranlı, memleketinden gelen mektubu Hoca'ya vermiş; "Hocam..." demiş, "Şunu bir okuyuver." Hoca bakmış, hem yazı okunaksız hem de Farsça. "Bunu Farsça bilene okut, ben Farsça bilmem, yazı da okunaksız." demiş. İranlı kızıp köpürmüş: "Başında değirmen taşı kadar kavukla şu mektubu okuyamazsın ha!" diye söylenmiş. Hoca hemen kavuğu çıkarıp İranlının başına koymuş: "İş kavuktaysa, buyur sen giy. Mektubu da sen oku!"
Sayfa 86
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.