Endişeye Mahal Yok

Selçuk Kütük

Endişeye Mahal Yok Sözleri ve Alıntıları

Endişeye Mahal Yok sözleri ve alıntılarını, Endişeye Mahal Yok kitap alıntılarını, Endişeye Mahal Yok en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın zahiri güzelliği büyük bir nimettir ve bu nimeti ihsan edeni görmezden gelmek tam bir nankörlük demektir. Maddi güzellik ancak bir bahar mevsimi kadar kısa sürer, sonra sonbahar ve kış gelir, saçlara kar yağmış gibi ak düşer. Manevi güzellik ise edep ve iffet sayesinde ortaya çıkar; edebini muhafaza edebilen kişi maddi ve manevi güzelliğini ebedileştirmeyi başarmış demektir. Bu hususta Kur’an bizlere Hz. Yusuf ’u örnek gösteriyor ve aşılması zor bir imtihanı nasıl geçtiğini anlatıyor. “Yusuf dedi ki: Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir: Eğer sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik edenlerden olurum.” ( Yusuf 33) Hakiki güzellik surette değil, sirette (ahlakî) olandır, çünkü fiziksel güzellik neticede kaybolacaktır; peki o zaman kişiden geriye güzellik olarak ne kalacaktır? Hâlbuki ahlakî güzellik ölene kadar artarak devam eder. Diğer taraftan, insanın güzelligini teşhir etmesi ve tribünlere oynaması manevî bir hastalığın işaretidir. Önemli olan, kişinin kendisini bin-bir yola başvurarak başkalarına değil Allah’a beğendirmesidir.
'Medyanın topluma örnek rol modeller sunduğu ve bundan en fazla etkilenen kesimin kimlik arayışı içindeki gençler ve çocuklar olduğu herkesçe malumdur. İlkokul çağındaki çocuklara ileride ne olmak istedikleri sorulduğunda hemen hepsi hayallerindeki kahramanlarını söyleyeceklerdir. Tabii ki, bu kahramanlar bilgisayar oyunları ya da çizgi filmler yoluyla inşa edilmiş tiplerdir. Benzer şekilde gençlerin de en büyük ideali ya fılm yıldızı ya da ünlü bir futbolcu olmaktır. Rol model olmayı hiçbir şekilde hak etmeyen bu tiplere bir tür seküler kutsallık ve yüceltme atfedilmesi sorunu daha da sıkıntılı hale getirmektedir. Medyada bu insanların gerçekten örnek alınmayı gerektirecek hangi özellikleri olduğu hiç gündeme getirilip sorgulanmaz. Gerçekten de bir şarkıcının ya da futbolcunun bu derece maddi ve manevi takdiri hak etmesini sağlayacak şeylerin ne olduğu belli değildir. Bir futbolcunun topu iki direğin arasından geçirmesinin spor bağlamında ve kendi çapında bir değeri olabilir ama bu değerin yapılan şeyle orantılı olduğu pek söylenemez. Medya, taraftarların takımlarına olan zaaflarını kullanarak kendine büyük bir kazanç alanı açmakta ve bu alanı büyütmek için de taraflar arasındaki karşıtlığı şiddetlendirmeye çalışmaktadır. Spor yayınlarının bu kadar çok seyredilmesi ve spor gazetelerinin tirajının yüksek olması başka türlü açıklanamaz. Baş döndürücü müzik ve efektlerle dolu sunumlar gençlerin ve çocukların bir yandan reklam kurbanı olmasına diğer taraftan ise tv ve bilgisayar başında saatlerce oturma, beslenme bozukluğu, obezite ve kendi yaşıtları ile iletişim kuramama gibi sorunların yaşanmasına yol açmaktadır.
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Güzel; kalbinde marifet taşıyan, edep ve hayâ Iibasını giymiş, nezaket ve letafetle tasaffi etmiş, yüzünü maleyani ve fanilikten baki olana çevirmiş, serap-misal batılı terk edip Hakka teveccüh eden kişiye denir.
Nasıl ki herkes şair, ressam ya da bilim adamı olamaz aynen bunun gibi insanların hadiselerden netice çıkarma becerileri de farklı dereceler içerir. Olaylara dikkatli bakmayanlar incelikleri fark edemez; hayatın akışı bir kitap gibi düşünülürse bazıları sadece büyük harflerle yazılı olan kısımları okuyabilir, küçük harflerle yazılanları gözden kaçırırlar. Bu anlamda ders çıkarmak ve ibret almak bir incelik ve dikkat meselesidir. İbret kelimesi “köprü olmak, bir taraftan diğer tarafa geçmek” manasını taşır; yani, herhangi bir hadiseden asıl mesaja intikal etme kabiliyetidir. Burada önemli olan mesele kişiler, isimler, mekân, zaman ve benzeri ayrıntılardan ziyade bir anlam sıçraması yaparak kıssadan hisseyi kapabilmektir. Bir başka deyişle, metnin ne dediginden ziyade ne demek istediğini anlamak gerekir. Kur’an’da kıssa anlatımının külliyetli bir miktar tuttuğu dikkate alınırsa bu anlatım ve anlayış tarzının üzerinde durulması gerektiği sonucu kolayca çıkarılabilir. Kur’an kıssalarından gereken derslerin alınamayışının sebeplerinden biri şudur ki; insanlar ibret alınması gereken durumlarda genellikle kendi üzerlerine alınmak yerine başkalarına işaret etmeyi tercih ederler. Diğer bir sebep ise, dünya hayatına aşırı düşkünlüğün mesajın inceliklerine vukufiyete mani olmasıdır. Daha açıkçası, dunyanın cazibesi aklımızı başımızdan alır ve bu durum idrak yetmezliğine yol açar.
Bilindiği gibi, Hz. Peygamber “hayâ, imandan bir şubedir” buyurarak utanma ve edep duygusunun önemine vurgu yapmıştır. Günah ve kabahatlerimizi başkaları ile paylaşmaktan, gıybet ve söz taşıyıcılığı yapmaktan, kendini beğenmişlikten, karşı cinsi söz veya hareketlerimizle taciz etmekten utanmalıyız. Ancak, her utanma aynı kategori altında ele
Bir şeyi gerçekten bilmek, o şeyle ilgili nihaî sebebi bilmek demektir. Mesela, bir cinayet olayını çözmeye çalışan bir dedektifin kurbanın kan kaybı sebebiyle öldüğünü anladığını varsayalım. Şimdi, ölüme sebep olan şey kan kaybıdır, o halde “problem çözülmüştür” denilebilir mi? Araştırmaya devam edilsin ve kan kaybına atılan kurşunun sebep olduğu tespit edilsin. Sonra kurşunun belirli bir tabancadan çıktığı anlaşılmış olsun. Ancak hâlâ problem çözülmemiştir. Soruşturma sürdürülür ve tetiği kimin çektiği bulunursa, işte o zaman katilin kim olduğu ortaya çıkmış ve mesele halledilmiş olur. Görüleceği üzere, sorunun tamamen çözülmesi ancak nihai sebebe ulaşılması neticesinde mümkün olmaktadır. Eğer araştırma son noktaya kadar götürülmeseydi Ölüme sebep olan şeyin kan kaybı, kurşun ya da tabanca olduğu söylenerek soruşturma kapatılmış olacaktı! İşte, canlılar, cansızlar, madde, insan vs. hakkında gerçekten bilgi sahibi olabilmek için varlık âleminin arkasında duran Hakiki Sebebe ulaşana kadar soruşturmayı sürdürmek gerekir. Hâlbuki bilimsel bilgi soruşturmayı kendini sınırladığı alanda sona erdirerek kesin hüküm verme iddiasındadır. Mesela, insanın toprak, su, elementler veya hücrelerden meydana geldiğini söyleyip o noktada kalmak, cinayete kurşunun neden olduğunu ileri sürüp soruşturmayı eksik bırakmak yanlış bilmeye yol açar.
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.