Endişeye Mahal Yok

Selçuk Kütük

Endişeye Mahal Yok Gönderileri

Endişeye Mahal Yok kitaplarını, Endişeye Mahal Yok sözleri ve alıntılarını, Endişeye Mahal Yok yazarlarını, Endişeye Mahal Yok yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Medyanın topluma örnek rol modeller sunduğu ve bundan en fazla etkilenen kesimin kimlik arayışı içindeki gençler ve çocuklar olduğu herkesçe malumdur. İlkokul çağındaki çocuklara ileride ne olmak istedikleri sorulduğunda hemen hepsi hayallerindeki kahramanlarını söyleyeceklerdir. Tabii ki, bu kahramanlar bilgisayar oyunları ya da çizgi filmler yoluyla inşa edilmiş tiplerdir. Benzer şekilde gençlerin de en büyük ideali ya fılm yıldızı ya da ünlü bir futbolcu olmaktır. Rol model olmayı hiçbir şekilde hak etmeyen bu tiplere bir tür seküler kutsallık ve yüceltme atfedilmesi sorunu daha da sıkıntılı hale getirmektedir. Medyada bu insanların gerçekten örnek alınmayı gerektirecek hangi özellikleri olduğu hiç gündeme getirilip sorgulanmaz. Gerçekten de bir şarkıcının ya da futbolcunun bu derece maddi ve manevi takdiri hak etmesini sağlayacak şeylerin ne olduğu belli değildir. Bir futbolcunun topu iki direğin arasından geçirmesinin spor bağlamında ve kendi çapında bir değeri olabilir ama bu değerin yapılan şeyle orantılı olduğu pek söylenemez. Medya, taraftarların takımlarına olan zaaflarını kullanarak kendine büyük bir kazanç alanı açmakta ve bu alanı büyütmek için de taraflar arasındaki karşıtlığı şiddetlendirmeye çalışmaktadır. Spor yayınlarının bu kadar çok seyredilmesi ve spor gazetelerinin tirajının yüksek olması başka türlü açıklanamaz. Baş döndürücü müzik ve efektlerle dolu sunumlar gençlerin ve çocukların bir yandan reklam kurbanı olmasına diğer taraftan ise tv ve bilgisayar başında saatlerce oturma, beslenme bozukluğu, obezite ve kendi yaşıtları ile iletişim kuramama gibi sorunların yaşanmasına yol açmaktadır.
Sayfa 163Kitabı okudu
Piyasada her türlü fikir ve düşüncenin serbestçe ve eşit oranda yer alabildiği kanaatini hasıl etmek medya seçkinlerinin maharetle yaptıkları göz boyama işlemlerinden biridir. Çeşitli vesilelerle zıt fikirlere söz hakkı tanınarak bu anlayışın yerleşmesine çalışılır ve farklı düşüncelerin seslendirilmesinin ancak medya sayesinde mümkün olduğu mesajı güçlü bir şekilde verilir. Her ne kadar “halkın sesi” olmak gibi iddialarla ortaya çıkılsa da aslında her şey, daha baştan, belirli güçlerin istediği neticeyi verecek şekilde ayarlanmıştır. Güç ve iktidar mücadelesinin olduğu bir yerde medya gücünü eline geçirenlerin adalete, irfana ve ahlâka uygun davranmasını beklemek aşırı bir iyimserlik olacaktır. Devletin, sermaye gruplarının ya da dışarıdan maddi destek alan ideolojik kesimlerin temsil ettiği bir medya dünyasında “herkes kendi hakikatini üreteceği” için doğru bilgilenme bağlamında halka bir hizmet sunulması söz konusu değildir. Bu şartlar altında halk, medyaya sesini duyuramaz ve kamusal hayata gerçek anlamda katılamaz, müdahil olamaz. Halk yığınlarından beklenen şey, sadece kendi lerine “sunulan gerçeklerle” ve yorumlarla meşgul olup onları tüketmektir. Medyatik güçler sunacağı haberleri seçtikleri ve imtiyaz sahibi grupların gündem ve programlarını destekleyecek ortam hazırladıkları için halkın yarasına ilaç olacak bilgi ve yorumları aktarmaya çoğu zaman yanaşmaz. Kısacası, medyanın maksadı seçkinler için iyi olanın herkes için iyi olduğunu ve başka seçeneklerin kötü ya da imkânsız olduğunu göstermektir.»
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
( Muhtaç olduğumuz kudret ve enerjinin Allah’a olan itikadımızdan kaynaklanması gerektiğini, üstünlük ve kuvvetin hakka tarafgirlik olduğunu, dolayısıyla başka medeniyetlere öykünerek onlara yetişme sevdası ile yola çıkanların hedefe varmalarının imkânı olmadığını kabul etmeliyiz. Bu ifadelerden, idealize edilmiş ve tamamen erdemli insanlardan oluşturulmuş bir toplum kurulması gerektiği anlaşılmamalıdır. Homojen ve tek tip düşünen insanlar topluluğu yaratma idealinin neticede totaliterizme ve baskıya dönüştüğü tarih açısından sabit bir gerçektir. Bu ise, insanlar/milletler arasındaki farklılıkları ve yerelliği korumayı, globalizm namı altinda teknik ve iktisadi güce dayanarak diğer kültürlerin yok edilmesine karşı durmayı gerektirir. İslam âleminde aynı coğrafyada kişisel algılayış sebebi ile fıkıh, tasavvuf, kelam, felsefe gibi farklı düşünce ekollerinin bir arada varlığını devem ettirebilmesinin yanı sıra farklı coğrafyalarda yaşayan insanların değişik İslami anlayışlara sahip olması düşünce renkliliğinin korunması noktasındaki hassasiyetini gösterir. Önemli olan insana verilen teklif yükünü ağırlaştırmadan, ifrat ve tefritten uzak, “vasat ümmet” olma istikametinde varlığım devam ettirebilecek örnekleri teşkil etmektir.
Sayfa 150Kitabı okudu
'Özünü kendi temel kaynaklarımızdan almayan fikir ya da kurumların “aslında İslamiyet’te de var olduğunu sonradan keşfetme” hastalığından kurtulmalıyız. Ayet ve hadislerin bir takım zorlamalarla İslam kelimesinin Önüne demokrasi, sosyalizm, liberalizm vs. gibi kavramları yerleştirerek bir yere varılamayacağı artık anlaşılmış olmalıdır.
Sayfa 148Kitabı okudu
Materyalist düşünce(sizlik), varlığı sadece maddeye münhasır kılmakla kalmayıp bu (ispatsız) iddiasını bile tesadüf ve gerçekleşmesi matematik açıdan imkânsız olasılıklara dayandırması hasebi ile tamamen batıl bir itikattır. İnsanları güya akla davet edenlerin akıl dışı ve olamayacak ihtimallere bile ilmi hakikatlermiş gibi sarılmaları inançsızlığın verdiği samimiyetsizlik ve gaflet halinden başka bir şey olmasa gerektir. Elimizde hem binlerce ışık yılı mesafeleri hem de mikro âlemi takip edebilecek cihazlar mevcut iken bazılarının hala Hz. İbrahim’in yıldızlara bakarak yapabildiği basit ama temel çıkarım ulaşamaması zihinsel olmanın da ötesinde kalp ile ilgili bir rahatsızlığa işaret ediyor.
Sayfa 142Kitabı okudu
İslam düşüncesinin, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar uzanan ve peygamberler ve kutsal metinlerle taşınan, içinde hikmeti barındıran tarihsel bir süreç olduğunu tekrar ifade etmek gerekiyor. Bu gerçek, ilk bakışta İslamiyet’le hiç ilgisi yokmuş gibi görünen fakat hikmete dair bilgi ihtiva eden diğer bazı düşünce sistemleriyle bağlantı kurulmasını sağlamaktadır. Özellikle uzak doğu ve Hindistan olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde karşılaşılan bir takım batıl dinlerde veciz bazı hakikatlere rastlandığını biliyoruz. Ancak bu dinlerin itikat açısından kısmi veya ciddi yanlışlıklar içermesi sözü edilen türden hakikatlerin görmezden gelinmesini gerektirmez. Çünkü biliyoruz ki, tüm hikmetin kaynağı çeşitli toplumlara gönderilen peygamberlerdir. Toplumların zaman içerisinde çeşitli sebeplerle inanç bağlamında bir takım sapmalar gösterdiği de açık bir bilgidir. Zaten belirli aralıklarla birçok peygamberin gönderilmesinin sebebi de budur.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.