“Adam yargıçlık hastalığına tutulmuş, delisi olmuş bu işin. Tek düşüncesi adam yargılamak. Hep yargıçlar arasında, hem de en ön sırada oturmasa kahrından ölecek. Geceleri uyku girmiyor gözüne. Bir an dalsa hemen mahkemede buluyor kendini rüyada. Oy vermekle öylesine bozmuş ki adam, gece yatağından fırlayıp oy kupası arıyor karanlıkta. Gençler nasıl duvarlara sevdiklerinin adını yazarsa, bu da oy kupası resimleri çiziyor. Bir sabah horozu gün doğarken öttü diye mahkemeye verdi hayvanı. Horoz sanıklardan rüşvet almış da mahsus geç ötmüş; bizimkisi duruşmaya vaktinde yetişemeyesin diye.”
Ben Atina için çalışıyorum,
Halk uğruna savaşıyorum, diyenler yok mu? Onlara gidiyor paralar.
Çünkü sen bu güzel lâflara kanıp
Başa getiriyorsun onları.
Yoksul kalmanı istiyorlar senin,
Niçin mi istiyorlar, bak söyliyeyim sana:
Seni besleyenlere bağlı kalman için,
Islığı çaldılar mı aç kurt gibi atılasın diye Onların düşmanları üstüne.
YARGIÇ BABA
“Bir sürü insan bekleşir mahkeme kapılarında.
Anlı şanlı adamlarda vardır aralarında.
Yanlarından geçerken, hemen yapışır elime
Devlet malı çalmış kolu uzunlardan biri,
Başlar yalvarıp yakarmaya:
Gel etme acı bana, yargıç baba”