Ben Atina için çalışıyorum,
Halk uğruna savaşıyorum, diyenler yok mu?
Onlara gidiyor paralar.
Çünkü sen bu güzel lâflara kanıp
Başa getiriyorsun onları.
Bu adamlar öteki şehirlerden de
Ellişer torba altın koparıyorlar:
Ya bu parayı verirsiniz,
Ya da sizi yakar yıkarım, diyerek.
Sense kendi kırallığının artıklarıyla
Zar zor geçinmektesin.
Birleşmiş devletler bakıyorlar ki,
Atina halkı yemeden de yaşıyor nasıl olsa
Sana da metelik vermiyorlar.
Oysa baştakilere neler vermiyorlar:
Ne tuzlu balıklar, ne şaraplar,
Ne halılar, ne peynirler, ne ballar,
Ne susamlar, ne kuş tüyü yastıklar,
Ne gerdanlıklar, ne çanak çömlekler..
Ne kâseler, ne giysiler, ne çelenkler,
Bolluk içinde göbek yapıyor hepsi.
İşte bu! Sizin işiniz gücünüz bu:
Dört bir yanda zorbalık görmek
Şunu bunu vatan haini diye damgalamak.
Nedir bu zorbalık dediğiniz?
Kırk yıldır adını bile duymamıştım;
Oysa şimdi çarşıda pazarda
Zorbalıktan başka laf edilmiyor:
Tuzlu balıktan ucuza satılıyor zorbalık.
Canın sardalya yemek istedi, değil mi?