Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esma-i Hüsna Şerhi

Sadreddin Konevi

Esma-i Hüsna Şerhi Sözleri ve Alıntıları

Esma-i Hüsna Şerhi sözleri ve alıntılarını, Esma-i Hüsna Şerhi kitap alıntılarını, Esma-i Hüsna Şerhi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah’a isyan eden kimse O’nu tekbir etmemiştir; O’na isyan etmeyen ise, O’nu tanımamıştır.
El-Müheymin; gizliyi ve açığı bilen, şükrü ve şikâyeti işiten, zarar ve sıkıntıyı giderendir.
Reklam
“Sizleri imtihan edeceğiz, ta ki bilebilelim.” Hak, olacak şeyi gerçekleşmeden önce bilir; çünkü o, o şeyi sâbitlik halinde bilmektedir. Fakat Hak, yaratıklarına karşı kesin delilini gerçekleştirmek için imtihan ve denemeyi gerekli kılmıştır. Denemek, iddianın bir neticesi ve semeresidir; iddia da onun aslıdır. Buna göre, nerede iddia bulunursa, orada denenme de bulunur. Allah “Sizden sadece zalimlere isabet etmeyecek fitneden sakınınız. Biliniz ki, Allah cezalandırması pek şiddetli olandır.” buyurmuştur. Böylelikle rahmet umûmî olduğu gibi, deneme de umûmî olmuştur. Fakat belanın umûmîliği, rahmetin umûmîliğine karşı koyamaz. Çünkü bela, iki kolaylık arasında gerçekleşen bir zorluktur; onun yeri, imtinân rahmetiyle mağfiret rahmeti arasındadır.
el-Azîz, yenilemeyen ve aciz bırakılamayan galip demektir; ayrıca o; dengi bulunmayan, künhü bilinmeyen, daima ihtiyaç duyulan, kendisine ulaşmanın pek zor olduğu kimsedir. Hatta O’na sadece kendisiyle ulaşmak mümkündür.
“Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allah’ın güzel isimleri vardır, bunlar ile O’na dua ediniz.” (“Araf, 7/180.”)
Sayfa 13 - PDF
~• el-Alim •~
“Bilinmelidir ki: İlim, bilenin zâtıyla gerçekleşen özel bir taalluktur. İlim, bilenin zâtından bilinene dönük bir nispettir.
Sayfa 106 - PDF- “İlâhî İsimler - el-Alim”
Reklam
El-Hakîm
el-Hakîm, her şeyi menziline indiren ve yerli yerine yerleştiren demektir. Bilinmelidir ki: Hikmet, ilimden daha özeldir, çünkü ilim hikmetin düzenlediği tarzıyla malûma ilişir. Binaenaleyh her hikmet sahibi alimdir; buna karşın her alim hakîm değildir. Hikmet, muhakkike göre, rütbe olarak ilimden daha üstündür. Bu nedenle Hak Teâlâ, kendisine bolca verdiği nübüvvet ve kitap ilminin yanı sıra, hikmet ile ve kitabı ayırt etmekle Davud (as.) peygambere ikrâmda bulunmuştur. Faslü’l-hitap, anlayış sahibi için gereken yerde veciz söylemektir. Nice yer vardır ki, dinleyenin anlaması için kelâmın tekrarlanması gerekir. Bu nedenle Hz. Peygamber, en düşük derecede bulunan insanı gözetmek için, konuştuğunda sözlerini üç defa tekrarlardı. Binaenaleyh, bir yerde veciz konuşmayı gerektiren hikmet, aynı şekilde başka bir yerde tekrarlamayı ve çokça söylemeyi gerektirebilir. Hakim, bir şeyin şöyle olmasına hükmeder; mertebeler ise, özellikleriyle hükmü kendilikleriyle gerektirirler. Böylelikle, o şeye dair hüküm mertebelere ait olduğu gibi, mertebeler hakkındaki hüküm de o şeye ait olur; neticede iş/emir, kendisinden yine kendisine döner.
~• el-Vehhâb •~
“Binaenaleyh bu isimin eserleriyle tahakkuk eden kimse, Haktan başkasına ümit bağlamaz; bunun hükümleriyle bezenen kimse, sıkıntılarda sadece Hakka dua eder; tevekkül eden sadece Hakka tevekkül eder; muhtaç, ihtiyaçlarını sadece Hakka arz eder.”
Sayfa 94 - PDF- “İlâhî İsimler - el-Vehhâb”
Allah, kudret, yoktan yaratma ve halk ve emrin sahibi olan kimse demektir. Bu isim, zât, sıfat ve fiilleri kendinde toplar.”
Sayfa 27 - PDF- (Araf, 7/54.) - “İlâhî İsimler - Allah”
El-Mütekebbir, büyüklük anlamındaki kibriya kelimesinden gelmektedir. el-Mütekebbir, sırrını ifşaya kimsenin kâdir olamadığı ya da kimsenin mülküne karşı onu zorlayamadığı veya kimsenin kendisine ihsanda bulunamadığı kimse demektir.
Reklam
~• el-Vehhâb •~
“el-Vehhâb, el-Vâhib ism-i failinin mübalağa kipidir. Anlamı, bir bedel olmaksızın veren demektir; o, verdiğinin karşılığında, teşekkür veya karşılık beklemez. Hak, iyiye ve kötüye herhangi bir beklentisi olmazsızın, karşılıksız verendir. Hakkın keremi, kendisine isyan edilmesiyle eksilmez; günah nedeniyle ikrâmı kesintiye uğramaz.
Sayfa 94 - PDF- “İlâhî İsimler - el-Vehhâb”
Haktan olan şey, sadece hayırdır; lezzet ve elem ise, kâbiliyetlere göre, şahsa göre değişir.
Muhabbet, kalbe ilk düşüş halinde “heva” diye isimlendirilir; bunun ardından, kalpte yerleşmesi gelir, bu ise “vüd”dür; bunun ardından, bu muhabbetin başkaların ilgilerinden arındırılması ve temizlenmesi gelir, bu da “hub” diye isimlendirilir; son olarak, seveni sevdiğinden başka her şeyden habersiz kılacak şekilde kalbi bütünüyle kuşatması gelir ki, bu da “aşk”tır..
~• el-Kuddûs •~
“el-Kuddûs, nitelendiği her şeyden temiz ve nezih olan demektir. O, Ebrâr’ın nefislerini günah kirlerinden temizlemiştir, kötüleri ise, alınlarından ve ayaklarından yakalamıştır. Her ikisi de, meseleyi gereği gibi düşünen ve anlayan kimse için, Hakkın kutsiyet ve nezihliğinin neticeleridir.”
Sayfa 54 - PDF- “İlâhî İsimler - el-Kuddûs”
~• el-Musavvir •~
“Bir şeyin vechi, o şeyin zâtı ve hakîkati demektir. Hak Teâlâ şunu belirtmiştir: Kul, her nerede bulunursa veya kul her ne tarafa yönelirse, Hakkın vechi kulun yöneldiği yerdedir. Gerçi akıl, böyle bir şeyi inkâr eder, bunun nedeni Hakkın belirttiği konuda aklın eksikliğidir. Hak ise, kendisine uyulmak konusunda daha hak sahibidir.”
Sayfa 85 - PDF- “İlâhî İsimler - el-Musavvir”
306 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.