Çok küçük gruplar halinde dağlık bölgelerde yaşayan çoğu-göçer Türkmen toplulukları içinde gizlenmiş, fakat sürekli haberleşmişler. Malya'dan önce savaşın dışına çıkarılıp gizlenmesi için Bereket Hacı topluluğuna gönderilmiş Hacı Bektaş'la da görüşme fırsatı bulmuş oluyordu.
''Ne yani? İmam Ali'ye mi tapıyorsunuz siz?''
Şeyh Hasan Onar sakinliğini bozmadan açıklamasını yaptı:
''Hayır; İmam Ali'de tecelli eden ulu Tanrı'ya tapıyoruz. Muhammed-Ali birdir bizim nazarımızda; Tanrı'nın yeryüzündeki mazharı ve onun nurunu taşımaktadır. Asamı soruyorsunuz; o benim için kutsaldır, Horasan'dan gençlik yıllarımdan beri taşıyorum. Büyük büyük atam İmam Rıza bahçesinden kendi ellerimle kesmiştim.''
Şeyh Hasan Onar, Konya'da I. Gıyaseddin Keyhusrev'in huzurundaKitabı okuyor
"Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana! Bana bir dinar getirdiler. Bu resim, bu yazı kimin? diye sordum. 'Sezar'ın' dediler. O zaman, öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin, dedim."
Derviş Muhammed arada bir anlatılarla ilgili kısa sorular soruyor ve cebinden çıkardığı kara kaplı bir deftere bazı notlar alıyordu. Kimse sormadan gerekçesini de açıkladı:
"Kısa kısa not alayım da unutmayayım; bu kerametleri cemlerde anlatırım."
Vedduha Ana sofradaki kendisinden sonra altı cana ayrı ayrı söz vererek hepsini konuşturdu.
1800 Yılının İlk Çeyreğinde Bir Gün Onar Köyü'ne Bir Âşık GeldiKitabı okuyor