Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gogol'ün İzinde - 3. Kitap

Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!

Alev Alatlı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sovyet Rusya sonrası gençlik
Demokrasinin de kapitalizmin de yıldızı söndü. Yeltsin'den bıktık. Komünizmi istemiyoruz. Sorunlu bir Rusya da istemiyoruz. Ama nasıl bir Rusya istediğimize dair bir fikrimiz de yok. Kimilerimiz dine dönüyoruz boynumuza haç takıp dinsel broşürlerden alınma basmakalıp cümleleri tekrarlayip duruyoruz ama İncil' i okuyanımız yok. Kimilerimiz radikalizmin albenisine takılıyor, birtakım yeni moda sosyopolitik akımlara dalıyor. Romantik davaları seviyoruz, gerçekçi programlar üretemiyoruz. Nereye dönsek ellerimiz boş kalıyor, duygularımız İflas etmiş.
Reklam
Soljenitsin' in Batı eleştirisinden
İnsanın kendisini savunabilmesi için ölmeye hazır olması gerekir; maddesel refaha tapan bir toplumun böyle bir hazırlığı yoktur.
Sayfa 208Kitabı okudu
"Bolşevik Devrimi küçük bir grubun tertibi 1640 İngiliz Püriten ya da 1789 Fransız Devrimleri gibi bir halk ayaklanması değil,"diyor. "Büyük halk kitlelerini devşirmeyi başaran tepeden inme bir hareketti. Rusya'da halkın aydınlanıp rejimi devirdiği vaki değildir, lubiyama. Nitekim 1991'deki demokratik halk hareketi de egemenleri yerlerinden edemedi."
Yeltsin, Kominist Parti'ye girişini anlatıyor
1999 Mayıs'ında yayınlanan anılarında sözlü sınava girdiğini anlatıyor: " Sınavı yapan adam bana Marks'ın mal para ilişkilerinden bahsettiği sayfanın Das Kapital' in hangi cildinde olduğunu sordu. Adamın Marks'ı okumamış olduğunu, hatta mal para ilişkilerinin ne demek olduğunda bilmediğini tahmin ettiğim için, gülerek 'cilt 2, sayfa 387' dedim. Dahası, ezbere biliyormuşum gibi hızla söyledim. Adam bilgiç bir tavırla 'Aferin, Marks' ı iyi biliyorsun,' dedi. Böylece, Parti üyeliğine kabul edildim."
Soljenitsin' in Batı eleştirisinden
Hata, köklerde geçmiş asırların temel düşüncesinde olmalı Rönesans ile birlikte doğan ve siyasi ifadesini Aydınlanma'da bulan Batı'lı dünya görüşünden bahsediyorum. Akılcı insancılık ya da insancı bağımsızlık olarak tanımlayabileceğimiz yönetimin ve sosyal bilimlerin temelini oluşturan bu dünya görüşü, insanoğlunun herhangi daha yüksek bir güçten bağımsızlık ilanı ve uygulamasıdır. Tüm varlıkların merkezinin insan olduğu anlayışına insanmerkezcilik de denebilir. Rönesans tarihî bir kaçınılmazlıktı; insanoğlunun fiziki fıtratının ruhani fıtratı tarafından dayanılmaz bir despotizmle bastırılmasını dayatan yorgun Ortaçağ' ın doğal sonucu. Bunu Ruh' a sırtımızı dönmemiz, maddesel olan her şeyi aşırı ve nedensiz bir iştiyakla kucaklamamız izledi. Bize rehberliğini dayatan bu yeni düşünce biçimi, bir yandan insanoğlundaki içrek kötülüğün varlığını teslim etmemizi önlerken, yeryüzünde mutlu olmaktan daha önemli bir meselemiz olduğunu da anlamadı; çağdaş Batı medeniyetini insana ve insanın maddi gereksinimlerine tapınma şeklinde tehlikeli eğilime soktu. İnsanoğlunun fiziki esenlik ve maddesel birikimin ötesindeki ihtiyaçları, daha incelikli, daha yüce nitelikleri, hayatının daha üstün bir anlamı yokmuşçasına devletin ve sosyal sistemlerin ilgi alanlarının dışına itildi. Bu oluşum, günümüzde serbest ve sürekli bir akıntı halinde var olan Şer'le irtibatı kolaylaştırdı. Katıksız özgürlük, insan hayatının meselelerini hiçbir şekilde çözemediği gibi, yenilerini de ekledi.
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Soljenitsin' in Batı eleştirisi
Hayatını komünist rejimin egemen olduğu bir ülkede geçirmiş birisi olarak size hiçbir nesnel hukuk ölçüsü olmayan bir toplumun gerçekten korkunç bir toplum olduğunu söyleyebilirim. Ancak yegane ölçüsü yasalardan ibaret olan bir toplum da insanoğluna layık bir toplum değildir. Yasaların harfi üzerine bina edilen, daha yükseğini hedeflemeyen bir toplum insanoğlunun yüksek kapasitesini değerlendiremiyor demektir.
Sayfa 203Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.