“İnsan bilinci maddi varlık koşullarını yansıtmakla kalmaz onları değiştirir de”
KARL MARX.
Marx’ın yukarıdaki tespitinin kapsamlı bir incelemesini ve formülasyonunu yaparak bir kurtuluş reçetesi sunan Paula Freire’ın “Ezilenlerin Pedagojisi” , egemen güçlerin elinde ezilen sınıfa karşı bir denetim ve tahakküm kurma aygıtı olan eğitim kurumunun ,baştan sona hem ifşasını yapıyor hem de önemine dikkat çekiyor.
Kitap, bir üstyapı aracı olan ,mevcut düzenin piyasa ihtiyaçlarına göre kodlanmış özneler üreten ve adına “bankacı eğitim modeli”dediği kurumun yerine , ereği; halkın ezilen ve sömürülen kitleleri ,bilinçlendirme ,aydınlatma ve harekete geçirmek olan , öğrenci ve öğretmenin karşılıklı diyalog ilişkisine dayanan “problem tanımlayıcı eğitim” modelinin ikame edilmesini salık veriyor.
Yalnız düşünme ve incelemelere yaslanmayıp, yazarın bizzat kendi hayat deneyim ve pratiklerinin de ürünü olan bu ufuk açıcı eseri okuyun- okutun.
Marx’ın tespitiyle başladığımız bu kısa değerlendirmemizi , kitabın son sözüne ait bir alıntıyla noktalayalım..
“Hiçbir pedagoji tarafsız olamaz çünkü hepsi de içeriklerinin ideolojisine , söylemin sosyal ilişkilerine ve müfredatın öğrenme sürecine bağlı olarak bireyler geliştirir ve bilinç üretirler . Statükoyu sorgulamayan her pedagoji veya müfredat , zımnen ya da aktif olarak onu onaylar”.