Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme

Jean le Rond d'Alembert

Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme Gönderileri

Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme kitaplarını, Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme sözleri ve alıntılarını, Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme yazarlarını, Felsefenin Öğeleri ya da İnsan Bilgilerinin İlkeleri Üstüne Deneme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğitimin önemli noktalarından ve aynı zamanda en zorlu yanlarından biri, çocuklara yetişkinlerin yargılarına ne dereceye kadar kulak kabartmaları gerektiğini öğretmektir. Çünkü aşırı duyarsızlık insanı hain yapabileceği gibi, aşırı duyarlılık da mutsuzluğa itebilir onu.
Sayfa 116Kitabı okudu
Tüm açıklığı içinde gerçeği tanımaya çalışan biri, çok geçmeden az ya da çok, bu gerçeğe yaklaşan şeyleri de ayırt edebilir. Korkulacak tek şey mutlak ve kesin gerçeği aşırı sürdürme alışkanlığıdır; bu, aynı zamanda duyguları da köreltici bir tutumdur. Genellikle canlı bir ışıkla kamaşan gözler, artık zayıf bir ışığı fark edemez olurlar; olsa olsa orada hâlâ içinde bazı bölük pörçük ışıltılar kalmış korkunç koyuluklar görürler. Gerçeği ancak doğrudan doğruya kendisine sunulduğunda tanıyan bir zekâ, sadece onu kendi yakınına geldiğinde tanıyabilen bir zekânın değil, aynı zamanda bu gerçeği tüm çıplaklığıyla içinde duyabilen zekânın da altındadır.
Reklam
Lüks tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur!
Lüks tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, lüksün oluştuğu her yerde toplumun bir üyesi acı çeker, ama hiç kimse onun varlığından haberdar olmaz. Bu yüzden de lükse izin verilen yönetim ve ülkelerde -adaletten ve insanlıktan geriye pek bir şey kalmadığından- hiçbir şeye karşı konamaz, dahası bundan öcü gibi korkulur. Burada yalnızca lüksün sivil kötülüklerinden ve onun toplumda ürettiği urlardan söz ediyoruz; bu kötü eğilim, eğer bir de, salt kişisel kötülüklerle birleşirse ne olacaktır; bu kötülüğün neden olduğu erdemsizlikler ya da lüksten yoksun bırakılanlarda gözlemlenen huzursuzluklar gün gelip insanların ruhlarını, zekâlarını ve bedenlerini kızıştırdığında ne olacaktır? İşte sözünü ettiğimiz başlıca huzursuzluk kaynakları bunlardır. Oysaki vatan aşkı, kendini savunmanın ateşli çabası, özgürlük ve yücelik ruhu eğer bir ulus için onurlu şeylerse, lüks o ulusta küçümsenecek ya da yasaklanacaktır; lüks, cumhuriyetlerin felaketi ve zalimlerin işkence aracıdır.
Niçin cimriliğe, nankörlüğe, kalleşlik ve mutsuzluğa karşı hiçbir müdahalede bulunulmuyor? Az bir yardımla kurtarabileceği bir yurttaşı sefaletin pençesinde ölüme terk eden biri, aşağı yukarı bu zavallıyı her gün yavaş bir ölümle cezalandıran toplumla aynı oranda suçlu sayılmaz mı? Şu halde, niçin yasalar ona iyi davranacakmış ki? Yasaların kanıtlayamadığı yollarla zengin olmuş bu cimrinin edindiği malı ondan çekip alarak başkalarına veremeyen bir yasa ne işe yarayabilir?
Bilgilerimizin tarihi, bize sahip olduğumuz zenginlikleri keşfetmemizi sağlamıştır ya da daha ziyade gerçek yoksulluğumuzu.
Reklam
Filozof da akla dayanan her şeyi coşkuyla kucaklar ve akıl böylece, doğal bilgilerimizin tüm yönleri üzerindeki tartışmasız egemenliğini sürdürür; dolayısıyla burada bir tek bilgi türünü tamamıyla felsefenin öğelerinin dışında tutmamız belki de daha doğru olacaktır; bu, vahyedilmiş din kaynaklı bilgilerdir. Gerek konuları, gerek ayırt edici nitelikleri ve bizde doğurdukları inançlar bakımından, bu tür bilgiler kesinlikle insan bilimlerinden farklıdırlar. Pascal'ın da belirttiği gibi, bu bilgiler akıldan ziyade kalp için vardırlar ve yalnızca ilahi girişimlere hazır bir ruhu etkileyen, arıtan canlı bir ışık yayarlar; inanç (foi) Yaradan'ın kendi rızasına göre ihsan ettiği ya da esirgediği altıncı bir histir ve dinin tanıtlanamaz gerçeği, insan bilimlerinin tartışmalı ve çorak gerçeklerinin çok üstündedir, tıpkı her insanın kendi iradesiyle ulaştığı bir ilk gerçek düşüncesinin kendisine sağladığı doğaüstü ve içsel doyumun ikincil gerçeklerin doğasındaki belirsizlik ve bayağılığın çok üstünde olması gibi.
Ne var ki bazı konuları aydınlatan yeni bir ışık, bazılarını görünmez kılan yeni bir karanlık olurken, aynı zamanda bu, tıpkı okyanusların kabarması ve alçalmasıyla oluşan fiziki çalkantıların denizdeki bazı maddeleri kıyıya sürüklemesi ve diğerlerini oradan uzaklaştırması gibi, zihindeki aynı genel kaynaşmanın bir sonucu ya da uzantısıdır.
İnsanlar uzun süre düşünmeyi bıraktıkları şeylere bir daha asla geri dönemezler, olsa olsa o konu hakkında sahip oldukları düşünceleri iyi ya da kötü anımsama yoluyla yeniden kurarlar. Dahası, onlar bir görüşün boyunduruğunu kırmakta öylesine zayıftırlar ki bazı noktalarda engellendiklerini hissettikleri andan itibaren geride kalan tüm bilgilerini de kaybederler; çünkü görüş değiştirmekten korkmadıkları gibi, araştırmayla karşılarına dikilen tüm engellerden de kaçmayı seçerler. Bir kez güçlükle karşılaştıklarında artık yeni adımlar atmaktan vazgeçer ve kendilerine özgü cesaretlerinin bir tür ödülü olarak hemen yeni bir sisteme kapılanır, onu kolayca benimserler.
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.