Doğa Bilimleri, Felsefe ve Metodolojisi

Felsefeye Giriş - 1

Hilmi Ziya Ülken

Quotes

See All
** Matematik düşünce mantığın aradığı kesinlik ve verimliliğe en çok sahip olan bilgi alanıdır. Bundan dolayı yeni mantıkçılar mantık ile matematiği birleştirmeye çalışmışlardır. ***
Sayfa 358 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
***** Yokluk yoktur. Ayrıca eğer yokluk olsaydı, varlık olmayacaktı. Zira önermeler birbirine zıttırlar ve yokluğun olduğu söylenirse, buradan varlığın olmadığı sonucu çıkacaktır. *****
Sayfa 181 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
***** “Bütün bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.” “Kendini bil!” Sokrates *****
Sayfa 186 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kitlenen Felsefenin Anahtarı işte Bu !
Olgu hakikati ve akıl hakikatinin yetmezliğini gören İslam filozofu bunları inanç hakikati ile tamamlamak istiyor. Gazalî’ye göre bir dışarıya çevrilmiş, duyulara ve akla dayanan “dış gözü” vardır ki, bununla duyu ve akıl ilimleri kurulur. Bir de içeriye çevrilmiş yine aklın ince bir sezgi halindeki “iç gözü” vardır ki, bu da kalbin gözüdür. Kalbin gözü ile insan tecrübe ve ortak akıl alanını aşar. İnancın kabul ettiği hakikatleri açıklar. Gazalî’de “kalbin gözü” olgu ve akıl hakikatleri arasında ahengi kuracak olan, aşkınlık alanına çevrilen felsefi sezgidir. Gazalî’nin bu ince tahlilleri ne yazık ki İslam filozofları ve kelamcıları arasında yeter derecede taraftar bulamadı.
Sayfa 218 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kudret-i Mutlak
Plotinos bu ihtiyacı yüzyıllar sonra gerçekleştirdi. Ona göre her şey varlık’tan çıkar. O mutlak Bir’ dir. Akıl, ruh ve ruhun bütün dereceleri onun görünüşleridir. Varlık bu görünüşleri ile alçala alçala maddeye kadar iner. Madde varlığın imkânlarının en az olduğu, en aşağı derecesidir. Plotinos’a göre varlık fiille gücün birleştiği haldir. O bütün güçlerin fiili, bütün fiillerin gücüdür.
Sayfa 206 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sanki içinde yaşadığımız duyu dünyasında var olan her şey, bütün değerler ve şeyler (güzel, haklı, iyi, doğru, faydalı, lüzumlu, ilgi çekici vs. bulduğumuz bütün hareketler veya insanlar) bu ilk örneklere (üstün âlem) göre kurulmuştur. Sanki bir heykeltıraş bu dünyadaki şeyleri, var olanları, fenomenleri bu ideal örneklere bakarak yapmaktadır. Fakat üstün âlemin ideal varlığına göre onlar daima biraz eksik ve kusurludur. Çünkü hakiki varlık zaman-üstüdür; ezelidir, değişmez; halbuki duyular âlemindeki görünüş varlığı zamana bağlıdır, ölümlüdür, değişir, özü yoktur.
Sayfa 194 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eğer kavrayış nesnenin özne tarafından araçsız olarak alınması demekse, özne çeşitleri kadar da kavrayış çeşitleri olması gerekir. Böylece duyu kavrayışı, zihin kavrayışı, duygu kavrayışı, şuuraltı kavrayışı vs’yi ayırmalıyız. Mesela gök mavisini görmek birincisine, küre veya dörtgen fikri ikincisine, şefkat veya kin hallerini kavramak üçüncüsüne, şuurumuzun yüzünde cereyan etmeyen ruh hallerinin kavranması dördüncüsüne aittir. Kant, transandantal mantığında birinci anlamdaki kavrayışı ele alıyordu. Descartes ise, tamamen ikinci anlam üzerinde durmakta ve bütün matematiği buradan çıkarmaktadır. Bunlara bir de Bergson’un en derin ruhi gerçeği “kavrayış” anlamında aldığı ve zekâya zıt olarak mutlak’a çevrilmiş bir yetiden ibaret gördüğü sezgi veya kavrayışı katmalıdır ki, buna metafizik kavrayış veya sezgi diyebiliriz.
Sayfa 370 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.