Oldukça nitelikli ve ekolojist harekete fikri anlamda zenginlik katacak bir içeriğe sahip bir kitabı bizlerle buluşturmuş yazar Plumwood. İsminin altını çizmeden geçmeyeyim...
Öncelikle derin ekoloji kavramını kısaca anlatmak istiyorum; Derin ekolojik hareket, sanayi ve endüstri devrimine kökten karşı çıkan, modern* insan profili karşıtı
Ekofeminizm’i, insanın doğayla ilişkisinin ikicilikten çıkışını, bunun da ötesinde ikiciliğin yapısını anlatan müthiş bir eser... Feminizm ile ilgilenen, doğayla, insanla ilgilenen herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Kitabın Girişi ne kadar iyiyse, yazarın argümanlarını temellendirdiği asıl kısmı bir o kadar kötü bence.
Bu kitaptaki fikirleri doğru, tutarlı ve/veya bilimsel buluyorsanız size
Şakanın Ardından adlı harika kitabı öneririm.
Zira bir eleştiri olarak söylemem gerekirse yazarın sömürgeciliğin kökeni olarak ikiciliği gösterirken sıraladığı maddeler arka arkaya birbirlerini yanlışlarken, "sözde" bilimsel gözükme adına Klasik mantıktan aşırdıklarıyla bir o kadar hatalı ve anlamsız konuşması da beni eserden soğuttu.
Bence sosyal konularda bu kadar kasmaya gerek yok.
Feminist okuma için okunur ama bana öyle geliyor ki; yazar bu konulara "öyle baktığı için öyle görmüş". Yani, şaşı bakarsan tabi ki şaşı görürsün. Her şeyin temeline ikicikliği koyarsan sayısız örnekle bunu tabiki de destekleyebilirsin. Peki ya senin yanıldığın örnekler? Bence bilimsel görüşler böyle olmamalı.
Fakültede Dersimiz için anlamakta baya zorlandığımız bir kitaptı. Ama anlayınca beynimde canlanan kıvılcımları hissediyordum. Kadın-doğa benzerliği…Efendi-köle ikircikleri gibi kelimelerin. Günümüz paradigmasını ve bunların zoraki varlığını anlatmakta ayrıca dünyamız sistemine felsefik anlamda değinmekte