Filistin Notları

Taha Kılınç

Filistin Notları Gönderileri

Filistin Notları kitaplarını, Filistin Notları sözleri ve alıntılarını, Filistin Notları yazarlarını, Filistin Notları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İsrail'in tekrar Gazze'yi bombaladığı şu günlerde "Topraklarını sattılar" söylentisi yeniden dirildi. Hem de ülke çapına yayılarak. Bilen-bilmeyen herkesin lafa müdahil olduğu, cesur cahillerin 'kanaat önderi' pozunda ortalıkta gezindiği, kontrolsüz ve teyitsiz her türlü zırvanın "fikir" diye kıymet gördüğü memleketimizde, bazı hakikatleri sürekli ve bakıp usanmadan hatırlatmakta fayda var. (14 Ekim 2023)
Kudüs gibi her yerinden tarihî ibretlerin fışkırdığı bir şehirde, tarihten hiç ibret alınmamasının tuhaflığı...
Reklam
işgalle mücadele önce zihinde sağlam bir teorik altyapı inşa etmekten, bilgi noktasında temelde hiçbir eksik bırakmamaktan ve cesur bir retorikle söylem üstünlüğü ele almaktan geçiyor.
4 Kasım 1995 akşamı, İsrail tarihinin en katı ve gaddar Siyonist aktörlerinden, Başbakan Yitzhak Rabin, yerleşimci bir Yahudi tarafından Tel Aviv'in göbeğinde vurularak öldürüldü. Katil Yigal Amit, 1993'te ABD'nin arabuluculuğunda Yaser Arafat'la imzaladığı Oslo Anlaşması'nı gerekçe göstererek, Rabin'i "Siyonizm davasını satmakla" suçluyordu. Oysa Rabin, 1987'deki Birinci İntifada sırasında Hamas ortaya çıkınca, o zamana kadar muhatap almaya değer bile görmediği Arafat'la yakınlaşmış, böylece Filistin cephesini bölerek, Filistin meselesini dünyada Filistin Kurtuluş Örgütunüm temsil etmesini hedeflemişti. Ayrıca Oslo, Filistinlilere dayattığı şartlar bakımından, İsrail'in menfaatlerine son derece uygun bir anlaşmaydı. Kısacası, Rabin, Arafat'la yan yana gelirken aslında tamamen Siyonizm'in ve İsrail'in menfaaderini öncelemişti. Ama yerleşimci güruh Filistinlilere ve Araplara öylesine düşmandı ki, bu "stratejik" adımı bile fark etmemiş, Rabin gibi Siyonizm'e bağlılığı asla tartışılamayacak bir ismi "Siyonizme ihanet"le suçlayabilmişti. Rabin suikastından sonraki ilk genel seçim, Israil'de Benyamin Netanyahu'yu iktidara taşıdı (1996-1999). Başbakanlığını yerleşimci azgınlığınq borçlu olan Netanyahu, eğer onları kızdırırsa Rabin'in akıbetine uğrayacağını da hiç unutmadı. Bugün, Netanyahu ve ekürilerini böylesine acımasız, insafsız ve dengesiz yapan şey, işte bu arka plandır.
Bilhassa Türkiye'deki muhafazakâr camiada, İsrail söz konusu olduğunda ortaya atılan birtakım teoriler, yorumlar ve tasvirler vardır. Buna göre: İsrail ve Siyonizm, hepimizi yakından izler, takip eder ve gözetler. İslâm coğrafyasında yaşanan ve yaşanmayan, olan ve olmayan her şeyde, muhakkak Siyonistlerin parmağı vardır. Onların her şeye gücü yeter. Bir şey oluyorsa, müsaade etmişlerdir. Olmuyorsa, engellemişlerdir... Söz konusu yorumlar öyle abartılıdır ki, yolun sonunda ortaya "ala yenilmez ve alt edilmez" bir İsrail algısı çıkmıştır. Bizde kaç nesil, böyle yetişmiştir. "Düşmanı tanıma" adı altında atılan nice nutuk ve yazılan metin, aslında onu övmeye ve göklere çıkarmaya dönüşür de fark edilmez.
İsrail işgaliyle mücadelede, İslâm dünyasının başlangıç noktalarından biri, retorik üstünlük meselesi olmalı. Siyonist söylem "Biz sizden önce buradaydık!" ezberini tekrarlarken, "Evet, ama o zaman siz Hz. Davud ve Hz. Süleyman'ın ümmeti olan Müslümanlardınız!" diyebilecek bir özgüven ve hazırcevaplıktan söz ediyorum. Tarihi yeniden yazan, coğrafyayı dilediği şekilde gasp eden, akademiden medyaya bütün platformlarda kendi tezlerini dünyaya dayatan bir dile, yeni ve çevik bir retorikle direnmek... Kafa yormamız gereken husus, tam olarak burası. Keza peygamberler tarihini öğrenir ve öğretirken de yeni bir üsluba ihtiyacımız var. "Hz. Musa, Yahudilerin peygamberi ama biz de kabul ediyoruz" veya "Hz. İsa, Hristiyanların peygamberi ama ona da iman ediyoruz dediğinizde, genç bir zihin, bütün peygamberlerin tek bir din (İslâm) üzere gönderildiğini, hak yolun esasında tek olduğunu ve diğer isimlendirmelerin sonradan çıktığını nasıl idrak edecek?
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.