Filmler Hayatımızı Nasıl Etkiler?

David Thomson

Quotes

See All
Güzel Bir Sonsöz Kısmı İle bitti Kitap
İkinci Dünya Savaşı zaferi tüm dünya tarafından paylaşılmadı. Bazı ülkeler yenildi ve harap oldu. Ana savaş alanlarından bazıla­rı, tehdit altındaki hürriyetleri savaşa yol açmış olsada özgürlük­lerine kavuşamadılar. Kültürel atmosfere, eli kulağında yıkımın ürpertici baskıları ve yerel zulüm egemendi. Yerinden edilmiş in­sanların sayısı dikkatin ya da çözümün ötesindeydi. Fakat zafer yaygın biçimde Amerikan olarak tanımiandı (özellikle de Ameri­kalıların gözünde), bu da filmlerin Amerikan olduğu yönündeki yaygın duyguyu pekiştirdi, böylece Hollywood kısa süreliğine bir kültür merkezi oldu. Bu tavra sıklıkla itiraz edildi. Uluslar kendi filmlerini istediler ve pek çoğu harika iş çıkardı ama genel olarak halk, filmin pek çok iklimsel şartının -mekan, ışık, müzik, cazibe, romantizm, geciktirim, iyi görünümlü olmak- Amerikan hileleri olduğu fikrine sadık kaldı.
Reklam
Hepimiz kendi kendimizin perdeleriyiz: Tıpkı geniş sinema perdelerinin her filmi tarafsızlıkla taşımış olması gibi dünyanın görüntülerinin üzerimizde oynamasına izin veriyoruz. Perdelerin, üzerinde oynamış tüm filmlerin ruhundan bir şeyleri, hepsinin aynı anda orada olmasından bir şeyleri alıkoyduğu fikri her za­man ilgimi çekmiştir - bu bir tür bilinç. O ruh hali içinde, Kanu­nun Kuvveti'ndeki (1971) Fernando Rey'in, aynı beyaz perde üze­rinde, Bunuel'in Burjuvazinin Gizli Çekiciliği filmindeki (1972) Rey haline gelişini hayal edin. Filmlerin arasında sadece bir yıl var ama adam kesinlikle aynı adam.
Film camiasının tüm terimleri bir yeniden tanımlaması vardır ki genellikle eğlencelidir: Net kar sıfır kar anlamına gelir, baki­ye sıfır kar anlamına gelir, yapımcı eşittir yalancı, avukat eşit­tir hüsrana uğramış menajer, menajer eşittir hüsrana uğramış yönetmen, yönetmen eşittir hüsrana uğramış oyuncu. Bu şifre çözme mekanizması zamanla öğrenilen bir mekanizmadır... On yıl sonra biri arayıp "çok heyecanlı" olduğunu söylediğinde kastettiğinin "merhaba" olduğunu, biri "işlerinize bayılıyorum" dediğinde aslında yönetmen olduğunuzu bildiğini kastettiğini anlamama yetecek kadar temel bir tanıma sahibim..." Istediğin oyuncuya rol verebilirsin, oyuncu seçiminde söz hakkınız ol­madığı anlamına gelir.
Temmuz 2007'de bir gün, birlikte değil ama sanki bize bir şey öğretmek için sözleşmişçesi­ne Michelangelo Antonioni ve Ingmar Bergman öldü. Fakat ha­yaletler, Halloween'deki Michael Myers ya da işaretlerini duyan Yaşayan Ölüler gibi, işleri hakkında fazlasıyla konuşmaya devam ediyorlar. Bakmaktan hala hoşlanıyoruz
Tüm ya­pımların üzerine bir Sovyetler Birliği Devlet Sinematografi Ensti­tüsü musallat edilmişti ve patronu da, Eisenstein'ın yaşamı üze­rinde boğucu bir etkisi olacak olan Boris Shumyatsky'ydi. Parti artık filmlerden korkuyordu, bu nedenle de her şeyi kontrol edi­yor ve çekilmekte olan Sovyet filmlerinin sayısında sert bir düşüş yaşanmasını garanti altına alıyordu. 1935-1937 yılları arasında, Sovyetler Birliği yapımları önce yılda kırk küsur filme, sonra da yılda yirmi dört filme düştü. Buna bir de ülkeye gelen yabancı filmler üzerindeki kısıtlamaları eklerseniz, bu en sert dönemde "eğlence"nin nasıl güç bela kabul gördüğünü anlayabilirsiniz. Le­nin'in filmin önemine ilişkin düşüncesi neredeyse tamamen pro­pagandaya indirgenmişti.
Reklam
Mark Zuckerberg, Facebook ve son yirmi yılın diğer sosyal mecraları konusunda çok iyimser. Açıklığı ve bağlantı halinde olmayı yaydıklarına inanıyor ama aynı çağ i­çinde anlayışımızın, ekonomimizin, toplumumuzun ve kendimizi ayakta tutabileceğimize dair inancımızın uğradığı tahribatın far­kında değilmiş gibi görünüyor. Yani endişelenmemeye çalışmak harika bir gaye ama endişe­lenmemeye karar vermek, ekranlarımızın teşvik ettiği daha büyük bir hata olabilir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.