Hızla küreselleş(tiril)en dünyamızda insanlar,zoraki “tektipleştirme” ile karşı karşıyadır.Bu hızlı akım karşında,milletlerin varlıklarını koruyabilmeleri zorlaşmaktadır.Dil,milletlerin varlıklarını sürdürmelerinde en kuvvetli bağ görevini üstlenmektedir.
Sömürgeci devletler,dilin her işin anahtarı olduğunu çok iyi biliyorlardı.Bu hususta Napolyon’un “Kelimelerin girebildiği yerde silah patlatmaya lüzum yoktur.” şeklinde meşhur bir sözü vardır.
Dil birliği,düşünce birliği demektir.Düşünce birliği ise ortak yaşama iradesini sağlar.
... İnsanları kuru bir kalabalık olmaktan çıkarıp aralarında ortak duygu,düşünce ve gönül birliği oluşturan bu doğal ortaklıklar,insanı “ferdî benlik” duygusundan “milli duygu” basamağına yükseltir.
Her biri bir yanda kalmış olan Türkiye Türkçesi,Azerbaycan Türkçesi,Türkmen Türkçesi,Özbek,Kazak,Kırgız,Uygur,
Karakalpak,Yakut,Tuva,Altay,Kafkas,Tatar,
Başkurt,Karaçay,Malkar,Gagavuz,Çuvaş lehçeleri ulu Türk dili çınarının dallarıdır.