Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gazneliler Devleti Tarihi

Erdoğan Merçil

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sultan Mahmud hayatının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçirmiş, özellikle Hindistan'a yaptığı seferler onu çok yormuş ve hastalanmasına sebeb olmuştu. O doktorların bütün tavsiyelerine rağmen bir türlü istirahat etmiyor, bir hükümdarın yapması gerekli bütün vazifeleri yerine getiriyordu. Onun hastalığı hakkında çeşitli rivayetler vardır. Tarihçiler genellikle Sultan Mahmûd'un verem hastalığından öldüğünü kabul ederler
Karahanlı hükümdarı Nasr b. Ali Buhara'yı zabt ettikten sonra Sultan Mahmûd ile birbirlerine dostluk mesajları gönderdiler. Daha sonra iki devlet arasında Ceyhun nehrinin hudud olmasını kabul ettiler. Ayrıca aradaki bu dostluğu kuvvetlendirmek için de Sultan Mahmûd, Nasr'in kızı ile evlendi. Mahmûd bir elçi heyetini kendi temsilcisi olarak Özkend'e yolladı. Bu elçi heyeti gelini oradan alarak Horasan'a getirdiler. Nasr bu elçileri değerli hediyeler ile geriye göndermişti. Onun verdiği hediyeler arasında; değerli madeni eşyalar, misk, atlar ve develer, her iki cinsden esirler, doğanlar, kürkler ve çeşitli Çin eşyaları bulunmaktaydı (1001).
Sayfa 32 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sebüktegin'in büyük oğlu;Mahmûd
Mahmûd küçük yaşta babasının yanısıra katıldığı savaşlarda cesaret ve zekâsıyla kendisini göstermişti. O savaş alanında bu özelliklerini Gûr'a karşı yapılan bir cezalandırma seferinde ortaya koydu. Mahmûd daha sonra (986) yılında babasının, Hindûşâhi hânedanından Caypal'ın idaresindeki Hind ülkesine yaptığı sefere katılmış ve Lamğan civarında bu hükümdarla yapılan savaşın kazanılmasında, gösterdiği büyük yararlık ile, önemli rol oynamıştı. Bu sırada o tahminen onbeş yaşında idi. Mahmûd ile babasının arası (990) yılında bazı dedikodular yüzünden açılmış, hattâ onun Gazne kalesinde tutuklanmasına sebeb olmuştu. Ancak bu anlaşmazlık uzun sürmedi, Mahmûd birkaç ay sonra hapisten çıkarıldı. Sâmâni Emîri II. Nûh'un yardım istemesi üzerine Mahmûd babasıyla beraber, Ebû Ali Simcûrî ve Fâik'e karşı savaştı. 994 yılındaki bu savaşta Mahmûd büyük yararlıklar göstermiş ve zafer, babası ile onun tarafında kalmıştı. Bundan çok memnun kalan Emîr II. Nûh, Mahmûd'a ve babasına lakablar ve arazi bağışlamıştı. Bu muvaffakiyet Sebüktegin ve Mahmûd'un nüfuzlarını artırmış ve ileride gerçekleşecek olan bağımsız Gazneliler Devleti'ne doğru ilk adımı teşkil etmiş idi.
Sayfa 14 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Gazne şehrinin bulunduğu Afganistan'ın güney bölgesinde Türkler'in varlığının, İslamiyet'in ilk yıllarından daha eski devrelere kadar inmesi mümkündür. Büyük bir ihtimalle Türk oldukları kabul edilen Kuşanlar ve daha sonra Eftalitler (Akhunlar) bu bölgeye hâkim olmuşlardı. Kuşanlar M.Ö. I. yüzyılın ortalarından itibaren başladıkları Afganistan'a hâkim olma mücadelesini tahminen M.S. 40 yılında kazanmışlardı. Kuşan Devleti topraklarını Hindistan'a kadar genişletti. Onların Afganistan'daki üstünlüğü Akhunlar tarafından sona erdirildi (M.S. V. yüzyılın sonu). İlk İslâmî devre içinde kuzeyde Toharistân ve Bedahşan'dan güneydeki Büst'e kadar olan saha içinde Türk an'anesine uygun olarak konar göçer yaşayışlarını devam ettirmiş bulunan Halaç Türkleri Eftalitler'in torunları olarak Ceyhun'un kuzeyinden gelmiş sonra da Doğu Afganistan'ın bu bölgesinde kalmış Türk topluluklarıdır.
Sayfa 5 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
XI. yüzyılın ilk yarısının büyük Müslümân-Türk devletlerinden birisi olan Gazneliler'in, kuruluşu sırasında Sâmâniler (819-1005) ile müşterek bir kaderi mevcuttu ve bu devletin içinden çıkmıştı. Devlete adını vermiş olan Gazne şehri, her ne kadar Sâmânî toprakları içinde değilse de, sonradan geliştikleri saha bu devletin mîrâsı üzerinde bulunmaktaydı. Gazne bugün Afganistan Devleti hududları içinde olup, başkent Kâbil'in güney batısındadır. Denizden yüksekliği 2220 metredir ve müstahkem bir şehirdir. Ayrıca Hindistan'a giden tek yol üzerinde olduğu için stratejik bakımından önemi büyüktür. Bu şehre hâkim oluş Gazneliler tarihine yön vermiş, Hind topluluklarında İslâmı kökleştirmek görevi de bu sülâleye düşmüştür. Bu devlete "Sebükteginîler" denildiği gibi, Sultan Mahmûd'un lakabı Yeminü'd- Devle'den dolayı "Yeminîler" adı ile de meşhurdu.
Sayfa 1 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Mahmûd'un Hindistan'daki askeri seferlerinin bir gâyesi, putperestler ile mücadele etmek ve İslâmiyeti yaymak şeklinde olduğu gibi, aynı zamanda sünniliği koruma fikri de bu gâye içinde yer alıyordu. Multân o sıralarda Karmati mezhebinde olan Ebu'l-Futûh Dâvud'un idaresinde idi. Bu şahsın bâtini düşünceleri yaymaya gayret etmesi Mahmûd'un oraya bir sefer yapmasına sebeb oldu. Multân hâkimi Ebu'l-Futûh Dâvud'a karşı yapılan bu seferin sebeblerden birisi de tabii ki, bu emirin Sultan Mahmûd Bhâtiya bölgesinden dönerken Gazneli ordusuna karşı kötü davranışı idi. Sultan Gazne'den Mart-Nisan 1006 tarihinde hareket etti. Sular çok taşkın olduğundan İndus nehrini aşağıdan geçmenin tehlikeli olacağı düşüncesiyle Peşâver'den geçerek Multan'a gitmek istedi. Mahmûd bu maksadla da Pencâb Râcâsı Anandpâl'dan topraklarından geçiş izni istedi. Anandpâl bunu kabul etmediği gibi Sultan'ın nehirden geçmesini önlemek için Peşâver'e doğru ilerledi. Mahmûd bu durum karşısında önce onun üzerine yürümeye mecbur oldu.
Sayfa 18 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sultan Mahmûd Karahanlılar ile bir anlaşma yapıp kuzey cephesini emniyete aldıktan sonra, tahta çıkarken yaptığı yemine ve söze de sadık kalarak, Hind seferlerine başlamaya karar verdi. O daha önce de babasıyla Hindistan'a gitmiş, bu ülkenin ne kadar zengin olduğunu görmüştü. Bu bakımdan Mahmûd'un Hindistan seferlerinin sebeblerinden birinin bu ülkenin zenginliği olduğu ileri sürülüyor. Aslında en önemli sebeb ise, bu ülkede İslâm dinini yaymaktı. Ayrıca boş ve hareketsiz duran büyük bir orduyu çıkarabileceği isyan ve kargaşadan uzak tutmak için çarelerden biri de gaza (din uğruna savaş) idi. Bu bakımdan kalabalık Gazneliler ordusunu hareket halinde tutmak ve gaza yapmak da Hind seferlerinin nedenlerinden birisidir. Halk ve gönüllüler de ganimet getirdiği için bu seferleri desteklemekteydi.
Sayfa 17 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.