Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Genç Bir Şaire Öğütler

Max Jacob

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
' Yeni buluşlar! ' Sanatı kurtaran yeni buluşlardır. Yaratma, buluşların yeşerdiği yerdedir ancak. Her sanatın kendine göre buluşları vardır. Beklenmedik bir yere bir bemol ya da bir diyez yerleştirmeyi düşünmek, bir buluştur. Yeni bir imge (ah, ne de az rastlanır) bir buluştur belki. Yerine oturmuş bir renk, önceden kestirilemeyen bir renk, bir yapıt çapında yepyeni bir orantıdır. ' Ama, gerçek buluşlar, düşüncelerin ya da duyguların tutuşmasından doğar.
Sayfa 22 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
En önemlisi de şu: Yapıtın değeri, kendi içindekilerden değil, çevresindekilerden gelir. <<Günaydın, tünaydın>> gibi sözcükler, geniş bir doğa felsefesiyle, insanlarla, astronomi ve metafizikle ve daha bir sürü şeyle çevrilmiş olmalıdır. Büyük kitapların gizemi budur. Bütün bir ulusu, tarihini ve buna benzer şeylerini özetleyen o alçakgönüllü folklorların gizemi de budur. İbsen, evet onun gizemi de burdadır. Goethe, Tolstoy, Diderot (?) ve daha birkaç kişinin değeri de burdan geliyor. Bunlar Hugo gibi, Zola gibi, dahası, o delice sevilen Dostoyevski, o yüce yazar gibi fabrikacı değildirler..
Sayfa 55 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Reklam
Bir öncekinin biçiminde olan tek bir tümce bile düzme. Yeter ki, özel bir düzen ardında koşmayasın. Shakespeare tümce yapısını nasıl değiştiriyorsa sende öyle değiştir. Tümce biçimlendiren derlemeler yap, bunlar için bir defter tut, bir repertuar hazırla. Kalıp hazır olduktan sonra düşünceler kendiliğinden gelir. Can sıkmamanın, hiç can sıkmamanın gizemi buradadır.
Sayfa 55 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Epiktetos Gibi Bir Şey - Salâh Birsel (5)
' Marcel Raymond, Fontenelle'in: " Her bilgelikte alay vardır" sözü önünde şapkasını çıkardıktan sonra şöyle der: - Max Jacob büyük bir şiir yüzyılından sonra geldiği, binlerce kez yaratılmış güzellikleri yeniden yaratmak yoluna sapmadığı için sanki o yazılı şiirleri alaya almış, onlara sarakalı benzetmeler döşenmek istemiştir. Şairimiz alayı, acı karşısında bile elden bırakmaz. 1919 yılında bir kış gecesi operaya giderken, bir otomobil altında kalıp da Lariboisiere Hastanesine kaldırıldığı vakit şunu söyleyecektir: - Göğüs kemiklerim kırıldı galiba. Pantol askım düşüyor. Yani Epiktetos gibi bir şey.
Sayfa 13 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Bir hekimi ya da bir şairi büyük yapan okudukları kitapların sayısı değil, dünyalarının zenginliğidir; bilgileri öğütme, inceleme tarzıdır.
Sayfa 32 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Eleştirmenlerin yazılarını hor görmeyin. Bir yazarın nasıl övüldüğünü, nasıl kötulendigini onlardan öğrenebilirsiniz ancak. Ama eleştirmenlere sokulmamaya da bakın; iyileri son derece azdır. Eleştirmeni eleştirin. On yıl, yirmi yıl geçsin; kişiliğinizi bulun da, ona öyle güvenin.
Sayfa 39 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
Reklam
Bütün iş, yaşamakta, yaratmakta, bilmekte, oyun oynamaktadır. Sanat bir oyundur. Onu bir ödev olarak ele alanların Tanrı yardımcısı olsun.
Sayfa 28 - Türkçesi: Salâh Birsel, Nisan Yayınları, İstanbul, 1985Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.