Bu ay kapağımıza “Artık Çekilmez Oldunuz!” başlığını taşıdık. Sürekli kayıt tuşuna gidiyor parmağımız. Aklımız hep orada çünkü. Yaşamayı bir kenara bıraktınız. Çok sevdiğiniz hazları bile ertelediniz. Bütün derdiniz güya o anı ölümsüzleştirmek. Alacağınız üç beş “like” ya da beğeni için buna değer mi, düşündünüz mü? Bir karenin içine soktuğunuz üç beş görüntü ya da birkaç dakikalık video için hayatı, en kıymetli varlığınızı ıskaladığınızı ne zaman fark edeceksiniz? An ki tek sermayemiz, elinizden uçup gidiyor ve siz onu çoğu zaman dönüp bakmadığınız arşivlere, piksellerden oluşan bir dosya olarak eklemek için dijital bir telaşa harcıyorsunuz. Aslında harcanan sizsiniz, görmüyorsunuz. Dahası bilgisiz, görgüsüz ve değersiz o kadar bayağı, sıradan ve pespaye içerikler için yapıyorsunuz ki bunu, elinde kamera, fotoğraf makinesi ya da akıllı telefon ile kayıt telaşına düşenlere “çekmeyin kardeşim artık, çekmeyin; yaşayın, çekmeyin; hissedin, çekmeyin; tadın, çekmeyin; düşünün, çekmeyin” diye haykırasımız geliyor. Sizden rica ediyoruz, lütfen artık görünme, gözükme ve gösterme telaşına bir son verin. Lütfen elinizdeki o aleti yavaşça yerine bırakın ve sakinleşin, zira artık çekilmez oldunuz.