Örnek olarak gençlerin sorunlarını şu listede topladım:
İslam ülkelerinin çoğunda İslam hukuku'nun uygulanmayıp sadece beşeri kanun ve hükümlere yaslanılarak Allah'ın kitabı ve Resulünün sünnetinden yüz çevrilmesi sorunu.
-Basının; gazete sayfalarında, dergilerde, sesli yayınlarda, görsel yayınlarda, internette ve geriye kalan diğer yayın organlarında açık bir şekilde İslam'a, Peygamberimize, büyük sahabelere ve âlimlere kasıtlı olarak saldırması sorunu.
Gençlerin karşılaştıkları sorunların oluşturduğu liste, üzerinde konuşmak istediğim konulardan tamamıyla farklıydı. Öyle ki konferansa katılan gençlerin bir vadide, benim ise başka bir vadide olduğumun farkına vardım. Ne yapacağımı şaşırdım. Onların önem verdikleri sorunlar hakkında mı, benim onlar için önemli gördüğüm sorunlar hakkında mı konuşacaktım? Onların söz konusu ettikleri sorunlardan başlayarak konuşmaya başladım. Onların sorunları şunlardı:
-Mezun olduktan sonra işsizlik korkusu,
-Kısıtlı imkanlardan dolayı evliliğin bu zamanda zorlaşmasına rağmen evlenme isteği.
-Genç kızların ve genç erkeklerin karma eğitimden kaynaklanan cinsel duygularını neredeyse sürekli tahrik eden durumlar.
-Gözünü haramdan koruyamama
-Eğitimin zorluğu ve faydasız olduğuna dair kanı
-İstimna
-Yoksulluk ve kıt imkanlar
-Tek taraflı sevgi
-Uyuşturucu maddelerinin yaygınlaşması
-Sigara
-Gençlerden birisinin sorunu ise; kendisi telefon almak istiyormuş ama babası buna izin vermiyormuş.
Allahu Teâlâ neden beni yarattı?
Bu soruyu bir, iki, üç defa tekrarlayın...
Bu mesele, hayatının bir köşesinde veya düşüncenin ikinci planında olan bir mesele değildir. Bu mesele hayatının meselesidir. Bu meseleyi kavrayışına göre dünyan ve ahiretin şekillenecektir.
Milyonlarca genç bu soruyu kendilerine sormadıklarından hayatlarını kaybetmişlerdir.
YARATILANLARIN BİR GAYESİ OLMALIDIR...
03.00
Bu ümmeti diğer ümmetlerden ayıran önemli bir özelliği olduğunu kavrayın. O da bu ümmetin asla yok olmayacağıdır. Evet, belki bazı zamanlarda zayıflayabilir ama asla yok olmaz. Bu ümmet Allah'tan yaratılanlara olan son sözü taşıyor.
Ümmet, şu yaşadığımız zaman diliminde ardı ardına geçen onlarca yıldır kendi gençlerini İslami terbiye metodunun dışındaki nice terbiye metodlarıyla eğitiyor. İslam ümmeti bununla başarı sırrını kaybetmiş, hidayet ve doğruluk yolundan sapmıştır.
Beni düşündüren soru ise... Gerçekten bu gençler hala çocuk mudurlar ?
Gerçekten yaşta çocuk olan mı küçüktür?
Yoksa fikirde, düşüncede, anlayışta, ahlakta,hedeflerde ve arzularda çocuk olan mı küçüktür?
Öyle ki hayatta attığı her büyük veya küçük adımda bu Rabbimi razı ediyor mu veya Rabbim bana kızar mı diye kendi nefsini bin kere sorguya çekme seviyesine ulaşsın.