Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gerçeküstücülük

Yvonne Duplessis

Gerçeküstücülük Gönderileri

Gerçeküstücülük kitaplarını, Gerçeküstücülük sözleri ve alıntılarını, Gerçeküstücülük yazarlarını, Gerçeküstücülük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçinde yaşadığımız dünyanın saçmalıktan, bayağılıktan Sonsuz’u arayan kişinin gözünde dünyayı gülünç duruma düşürmekten başka bir işe yaramaz. Yeni bir yol çizmeden önce herşeyi yıkmak gerekir ve gülme hâlâ ikiyüzlülüğün boyunduruğunu kırmakta kullanılan en iyi silâhtır. Toplumsal güçlük ve engellerden alaylı bir gülüşle kendini kurtarabilmek bir ayrıcalık değil midir? İşte şeytan da baloyu böyle yönetir ve Gerçeküstücüler de yine bu yola bilinçaltının uçurumlarına gömülürler.
Bilgin ve sanatçı, değişik, hatta birbirlerine karşıt yollardan giderek sonunda gerçeğin yenilenmiş ve genişletilmiş bir kavramında buluşurlar. Yeni bir emre kadar bu kavrama akıldığı herşey girer.
Reklam
İnsanın kendiliğindenliğinin günışığına çıkarılıp incelenmesiyle araştırılan bu başka gerçeklik, Gerçeküstücülük’ün gerçekliğidir.
Belki de şunu kabul etmek gerekir: Gerçek dediğimiz şey, içine daldığımız gizin küçücük parçasından başka birşey değildir. Ve bu gizin bize en yakın görünümlerinden biri olan düşü bile bile bir yana atmamalıyız, çünkü uyanıklık kadar düşte onun dile getirilme biçimlerinden biridir ancak.
Oysa gülünçlüklerin altını çizmek, toplumsal uzlaşmalarla alay etmek sonunda kişiyi kaçınılmaz olarak kurulu düzene başkaldırmaya götürür.
Varlığın sıradan görünümlerinin yıkıcısı olan mizah, zihni alışılagelmiş ufuklarından kopararak beklenmedikle şaşırtır. Böylece başka bir gerçekliği, Üstgerçeklik’i görmesini sağlar.
Reklam
Psikanaliz, Gerçeküstücüler’e, deneyimlerinin verilerini yorumlama olanağı tanır ama onlar bunlarla yetinmeyip daha da ileri gitmek isterler. Gerçekten de, insana iç zenginliklerini açınlamak yetmez, bunlardan yaralanmalarını da sağlamak gerekir. O zaman da bireysel başkaldırının yerini toplumsal bir altüst oluş almalıdır.
Gerçeküstücülük, çoğu zaman bir aydın züppeliği, zihnin bir sapıklığı ya da insanları şaşırtma saplantısı içindeki kimi sanatçıların bir şakası olarak görülmüştür. Önyargılar döngüsünün dışına taşan bu yenilikçileri, zihinsel serüvenleri içinde izlemeye çalışmaktansa onlara saldırmak yeğlendiği sürece işler daha bir kolaylaşıyordu! Oysa Gerçeküstücüler yazındışı amaçlar peşindedir, çünkü insanı, aşırı yararcı bir uygarlığın getirdiği zorlamalardan arındırmaktan başka birşey gözetmezler.
İnsan ruhunun sınırlarının bu denli geniş tutulması özlenebilir bir durumdur ancak. "Kendilerini eleştirmemiz karşısında akıl hastalarının takındıkları ilgisiz tutum, onların kendi imgelemlerinden, yalnızca kendilerince geçerli olan çılgınlıklarından yeterince zevk aldıklarını öne sürmemize olanak tanıyor. Ve bu nedenle sanrılar, yanılsamalar hiç te öyle küçümsenecek zevk kaynakları değildir. Orada en yetkin biçimde düzene girmiş şehvetin de payı vardır." Ernest de Gengenbach Andre Breton’ a yazdığı bir mektupta, kendisine otomatik yazının tehlikelerini anlatan doktora şu yanıtı verdiğini söyler: "Umutsuz ve bunalımlı ruhsal davranışları mantıklı ve usçul davranışlara yeğlerim.”
Zihinsel yabancılaşma, insan bilgisinin sınırlarını daha da ötelere götürerek gerçekliğin gözden düşmesine katkıda. bulunur. Paranoyak, imgelerinin görüntüleriyle edilgin bir duruma düşmekten uzaktır.
Reklam
Gerçeküstücülerin kullandıkları bu çeşitli tekniklerin amacı, insanı, olduğu gibi ilkel doğası içinde gösterebilmek için, onda uygarlıktan kazanılmış ne varsa atmaktır. Bu yolla insan bütün ruhsal gücünü yeniden kazanacak ve gerçek anlamda özgür olacaktır.
Örneğin herhangi birşey söylemek için mektuba başladığınızda olur olmaz şeyler yazarsınız. Nedensizliğinize teslim olmuşsunuzdur.
Mantığın kategorilerince gizlenmiş olan Ozgün’e yatkın olarak kalmak, özgürlüğü yeniden ele geçirmek için insanın son fırsatıdır. Sanat, Aşk, Mutlak’a karşı her tür atılım, kuramların da ötesinde, bizi insanlık durumumuzun üstüne çıkarır. Çünkü, "orada, bir kanat çırpınışından daha geniş ve daha değerli bir umut olamaz".
Yani Gerçeküstüçüler, Marksizm ve psikanalizle birlikte somuta inmekle suçlanamaz. Çünkü insanın yaşamını değiştirmeye adamışlarsa kendilerini, onun sıkıntılarını duyup dile getirdikten sonra, ruhbilimsel olduğu kadar toplumsal bilim yoluyla da insanı bu durumdan kurtarmaya bakacaklardır. Yalnızca tek bir alanın araştırmasıyla sınırlanmayarak, gerçekleştirmeyi kafalarına koydukları bu ülküye yaklaşmak için durmaksızın yeni yollar ararlar.
Dünyayı salt nesnel açıdan görmek istemeyen Gerçeküstücüler, insanın kendinde taşıdığı bir esin kaynağını buldular. Bu kaynağı, tartışılmaz bir şiirsel özgünlükle, şiirler ve tablolarla dile getirdiler. Nesneleri ve insanları saran bu büyüden çıkan imgelerin beklenmedik yakınlaşmalarından yeni bir estetik doğar.
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.