Bir süre Berçem'in narin yüzüne bakakaldım. Rüzgâr hizlanmış,
yani iIkin ne cevap vereceğimi bilemedim. Sonra içimden akanları yazmaya başladım:
başımizdaki henüz sararmamış otlarin ucunu yalıyordu. "Bence Mem û Zin kül olmanın adıdir. Sevdaları takılmiıştır
acımasızliğın çemberine. Yazgılarını, damla damla erimenin şart koşulduğu bu topraklarda yazmışlardır. ihanetin çemberinde ‘aşk' için pusuya yatarak, gizliden gizliye rüyalarda sevmişlerdir
birbirlerini. Sonra da o büyük sevginin yaratıcIsı olmak için savaşmışlardır. Bu kadim coğrafyada tüm büyük aşkların
yaşadiği trajediyi onlar da yaşamışlardır. Oysa birbirlerine kavuşabilseler, o zaman güzellikler aşılanırdı bu topraklara."