Etkileyici. Okurken kendinizi o dönemde hissediyor ve yaşıyorsunuz. Bir kitap bu kadar içe işleyebilir. Yaşanılmis insanlık dramıni yüze tokat gibi çarpan etkileyici bir eser. Emeğine sağlık. Sade dil ve anlatimiy
Geçmişimize bağlı olmanın, sahip çıkmanın bedelini, dinimize,dilimize, Türklüğümüze bağlılığımızın bedelini ödeye ödeye bitiremediğimiz bir bedelin daha ödeme ortasında idik.
...birden babası ölmüş evin okul çağındaki erkek çocuğunun o dakika büyümesi ve çocukluğunun bitmesi gibi. Ya da annesi ölmüş kız çocuğunun çocukluğunu o anda yitirmesi gibi.
Siz hiç kanatlarınızın kırıldığını hissettiğiniz an oldu mu? Ya da bir ağacın köklerinin söküldüğü gibi sizin de toprağa, yaşama tutunan gövdenizin köklerinin kazandığını, söküldüğünü hissettiğiniz oldu mu? Artık dayanacağınız bir dayanağınız olmadan en küçük bir esintide savrulup köksüz kurumaya, güçsüz sallanmaya düştüğünüz bir durumda oldunuz mu? Berbat bir şeydir. Ne tutunacak bir kökünüz, ne o kökünüzün sarılacağı bir toprağı vardır. Sahipsiz, güçsüz bir halde dallarınızı canlı tutmak için gövdenizden çürürsünüz.
1985-1989 yılları arasında Türklere yapılan soykırım, işkence, zulüm,isim değişikliği,ibadet yasağı,anadil yasağı,işten çıkarma, baskı, şiddet vs. Bulgaristan başbakanı todor jivkov'un başlattığı "Petstotin Godini" beşyüz sene diye adlandırdıkları Osmanlı devleti'nden intikam almak için yaptıkları bu soykırım planlı bir projeydi.
Yıllar süren bu işkence birçok Türk işkence ile belene kampında öldürüldü. Sebebi Türk ve Müslüman olduğu için.
1989 göçü ile Bulgaristan'da yaşayan Türkler anavatanlarına dönüş yapmıştır.
Biz artık Hür ve Türk'tük!. Ve biz artık Göç'tük.!
Bulgaristan'da yaşayan Türkler'e zulüm 1877 Osmanlı-Rus savaşı akabinde başlamış olmakla birlikte organize ve planlı zulüm şekline dönüşmeleri 1956 yılında todor jivkov'un iktidarı ile şekil almış ve hızlı bir şekilde plana dönüşmüştü.
Türk idaresinden kurtulmanın kutlamalarını Türklere bu toprakları dar etmeye yemin eden "Petstotin Godini" beşyüz sene diye başladıkları cümleleri kullanmaktan zevk alıyorlar, öç almayı kendilerine meşrulaştırıyorlardı.
Kelimerin yetersiz kaldığı zamandayız. Bu topraklarda yaşadığım sürede biz Türklerin gördüğü ve göreceği en acımasız yok ediliş sürecinin son ayağını yaşayacağımız artık çok netti.
Ya yok olacaktık bulgar topraklarında, Bulgaristan ülkesinde ya da var olacaksak Türk ve Müslüman olarak varlığımızı yok edecektik benliğimizden ve tarihimizden. Bir şeylerin sonu idi ya da bu bedellerin ağırlığı ile karşılıklı tarih bizi tekrar yazacaktı sonun yeniden başlangıcı olarak.
GöçTürk - Ayten Öztürk