Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid

Douglas R. Hofstadter

Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid Sözleri ve Alıntıları

Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid sözleri ve alıntılarını, Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid kitap alıntılarını, Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki kolun birbirini yıkaması gibi olaylar dünyada her zaman olur ve biz bunlara özel olarak dikkat etmeyiz. Ben size bir şey derim, siz de karşılığında bana bir şey dersiniz. Paradoks? Hayır; birbirimizi algılamalarımız başlamak için bir hiyerarşiyi gerektirmez, bu yüzden bir gariplik duygusu yoktur. Öte yandan dilin garip döngüler yarattığı yer, ister dolaylı ister dolaysız kendi hakkında konuştuğu zamandır. Burada dizgenin içindeki bir şey sıçrayarak, sanki dizgenin dışındaymış gibi, dizge üzerinde etkide bulunur. Bizi rahatsız eden şey belki de kötü-tanımlanmış bir topolojik yanlışlık duygusudur: “Klein şişesi” denilen ünlü şekilde olduğu gibi iç-dış ayrımı bulanıklaşmıştır. Dizge bir soyutlama bile olsa, zihinlerimiz bir tür zihinsel topolojiyle birlikte uzaysal imgelem kullanır.
Beynin Karıncaları Beyindeki en önemli hücreler sayıları on milyar kadar olan sinir hücreleri ya da nöronlardır. (Gariptir, ama beyinde nöronların on katı kadar glial hücreleri ya da glia bulunur. Glianın nöronların başrolüne görev yardımcı rolüne sahip olduğuna inanılır, bu yüzden biz de onları tartışmamızın dışında bırakacağız.) Her bir nöron
Reklam
Bilinen iki yapı arasındaki eşbiçimliliğin algılanması bilgide önemli bir ilerleme anla­ mına gelir - ve ben kişilerin zihinlerinde anlamları yaratanın bu türden eşbi­ çimlilik algılamaları olduğunu iddia ediyorum. Eşbiçimliliğin algılanması üs­ tüne son bir söz: bunlar mecazi olarak söylersek, birçok biçim ve boyutta or­ taya çıktıklarından, gerçekten bir eşbiçimlilik bulduğunuz zaman tam olarak açık değildir. Dolayısıyla “eşbiçimlilik,” sözcüklerin - kusur olduğu kadar ya­ rarlı da olan, o olağan anlam-belirsizliklerinin tümünü içeren bir sözcüktür.
Bach ve Escher’de gördüğümüz Garip Döngü örneklerinde sonlu ve sonsuz arasında bir çatışma ve bundan kaynaklanan güçlü bir paradoks duygusu vardır. Sezgisel olarak burada matematikle ilgili bir şeyler vardır. Ve gerçekten de yüzyılımıza, çok büyük yankılar uyandıran matematik bir karşılığı keşfedilmiştir. Ve aynı Bach’ın ve Escher’in döngüsünde çok basit ve eski sezgilere başvurmaları gibi -müzik dizisi, merdiven- K. Gödel tarafından keşfedilen matematik dizgeleri içindeki Garip Döngünün kökeninde de basit ve eski sezgiler bulunur. En açık biçimiyle Gödel’in keşfi, felsefedeki eski bir paradoksun matematik terimlerine çevrilmesidir. Paradoks Epimenides paradoksu veya yalancı paradoksu olarak bilinir. Epimenedes ölümsüz bir tümce söylemiş bir Giritliydi: “Bütün Giritliler yalancıdır.” Bu önermenin çarpıcı bir versiyonu basitçe “Ben yalan söylüyorum” ya da “Bu önerme yanlıştır” dır. Epimenides paradoksundan söz ettiğimde ben genellikle ikinci versiyonu kastedeceğim. Bu, önermeleri genellikle doğru ve yanlış olarak ikiye ayıran varsayımı kabaca ihlal eder, çünkü bir an içib doğru olduğunu düşünürseniz anında geri teper ve size yanlış olduğunu düşündürür. Ama yanlış olduğuna karar verdiğinizde de, benzer bir geri tepmeyle sizi onun doğru olması gerektiği düşüncesine döndürür. Deneyin!
Genel olarak düşüncelerimin kontrolünün bende olduğunu düşünüyordum, ama sizin meseleyi ortaya koyuşunuza bakılırsa, her şey tersine çevriliyor ve sanki “BEN” tüm bu nöral yapının ve doğa yasalarının sonucu olarak ortaya çıkıyorum. Kendi BENLİĞİMİ en iyi durumda, doğa yasaları tarafından yönetilen bir organizmanın bir yan ürünü ya da en kötü durumda, benim çarpık perspektifımin ürettiği yapay bir kavram olarak görmem gerekiyor. Başka bir deyişle, bana kim ya da ne olduğumu, hatta bir şey olup olmadığımı bilmediğimi hissettiriyorsunuz
► Akhilleus: Neden buna “simge yönlendirim i” diyorsun? Eğer simgelerin ken­dileri etkinse, kim onları yönlendiriyor? Yönlendiren kim? ►Karmcayiyen: Bu bizi daha önce am aç hakkında o rtaya attığın soruya döndürür. Simgelerin kendilerinin etkin oldukları konusunda haklısın, ama sürdürdükleri etkinliklerde m utlak bir özgürlüğe sahip değiller. Bütün simgelerin etkinlikleri içlerinde bulundukları tüm dizgenin hali tarafından sıkı bir şekilde belirlenir. Dolayısıyla simgelerin birbirlerini nasıl tetiklediğinden tüm dizge sorumludur ve bu yüzden tüm dizgeden “yönlendirici” olarak söz etm ek oldukça usauygundur. Simgeler çalıştıkça, dizgenin hali yavaş yavaş dönüşür ya da güncelleşir. Am a zam anla aynı kalan birçok özellik vardır. İşte yönlendirici kısmen sabit kalan, kısmen-değişen bu diz­gedir. Bu tüm dizgeye bir ad verilebilir, örneğin Hillary Teyze, simgeleri yönlendirdiği söylenebilecek “kimse”dir; benzeri bir şekilde sen de Akhil­leus. ►Akhilleus: Benim kim olduğum un oldukça tuhaf bir tasviri. Tam olarak anlayabildiğimden emin değilim, ama bunu biraz düşüneceğim. ►Tosbağa: Sen beynindeki simgeler hakkında düşünürken beynindeki simgeleri izlemek oldukça ilginç olurdu.
Sayfa 422
Reklam
348 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.