Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid

Douglas R. Hofstadter

Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid Gönderileri

Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid kitaplarını, Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid sözleri ve alıntılarını, Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid yazarlarını, Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
777 syf.
10/10 puan verdi
As a freshman computer engineering student, Gödel, Escher, Bach: An Eternal Golden Braid had a profound impact on my understanding of the interconnectedness of mathematics, art, and music. Hofstadter's ability to blend these diverse fields together in a cohesive narrative fascinated me. It opened my eyes to the underlying patterns and
Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden Braid
Gödel, Escher, Bach: an Eternal Golden BraidDouglas R. Hofstadter · Basic Books · 199934 okunma
► Akhilleus: Neden buna “simge yönlendirim i” diyorsun? Eğer simgelerin ken­dileri etkinse, kim onları yönlendiriyor? Yönlendiren kim? ►Karmcayiyen: Bu bizi daha önce am aç hakkında o rtaya attığın soruya döndürür. Simgelerin kendilerinin etkin oldukları konusunda haklısın, ama sürdürdükleri etkinliklerde m utlak bir özgürlüğe sahip değiller. Bütün simgelerin etkinlikleri içlerinde bulundukları tüm dizgenin hali tarafından sıkı bir şekilde belirlenir. Dolayısıyla simgelerin birbirlerini nasıl tetiklediğinden tüm dizge sorumludur ve bu yüzden tüm dizgeden “yönlendirici” olarak söz etm ek oldukça usauygundur. Simgeler çalıştıkça, dizgenin hali yavaş yavaş dönüşür ya da güncelleşir. Am a zam anla aynı kalan birçok özellik vardır. İşte yönlendirici kısmen sabit kalan, kısmen-değişen bu diz­gedir. Bu tüm dizgeye bir ad verilebilir, örneğin Hillary Teyze, simgeleri yönlendirdiği söylenebilecek “kimse”dir; benzeri bir şekilde sen de Akhil­leus. ►Akhilleus: Benim kim olduğum un oldukça tuhaf bir tasviri. Tam olarak anlayabildiğimden emin değilim, ama bunu biraz düşüneceğim. ►Tosbağa: Sen beynindeki simgeler hakkında düşünürken beynindeki simgeleri izlemek oldukça ilginç olurdu.
Sayfa 422
Reklam
Genel olarak düşüncelerimin kontrolünün bende olduğunu düşünüyordum, ama sizin meseleyi ortaya koyuşunuza bakılırsa, her şey tersine çevriliyor ve sanki “BEN” tüm bu nöral yapının ve doğa yasalarının sonucu olarak ortaya çıkıyorum. Kendi BENLİĞİMİ en iyi durumda, doğa yasaları tarafından yönetilen bir organizmanın bir yan ürünü ya da en kötü durumda, benim çarpık perspektifımin ürettiği yapay bir kavram olarak görmem gerekiyor. Başka bir deyişle, bana kim ya da ne olduğumu, hatta bir şey olup olmadığımı bilmediğimi hissettiriyorsunuz
Bilinen iki yapı arasındaki eşbiçimliliğin algılanması bilgide önemli bir ilerleme anla­ mına gelir - ve ben kişilerin zihinlerinde anlamları yaratanın bu türden eşbi­ çimlilik algılamaları olduğunu iddia ediyorum. Eşbiçimliliğin algılanması üs­ tüne son bir söz: bunlar mecazi olarak söylersek, birçok biçim ve boyutta or­ taya çıktıklarından, gerçekten bir eşbiçimlilik bulduğunuz zaman tam olarak açık değildir. Dolayısıyla “eşbiçimlilik,” sözcüklerin - kusur olduğu kadar ya­ rarlı da olan, o olağan anlam-belirsizliklerinin tümünü içeren bir sözcüktür.
Tam sayılar ne önermeler, ne de onların özellik­ leridir. Sayılar kuramının bir önermesi, sayılar kuramının bir önermesi hak­ kında değildir; yalnızca sayılar kuramının bir önermesidir. Problem budur; ama Gödel burada göze çarpandan fazlasının olduğunu kavramıştı. Gödel, sayılar kuramının bir önermesinin sayılar kuramının önermesi hak­ kında (hatta belki de kendi hakkında) olabileceğini anlamıştı, yeter ki sayılar bir biçimde önermelerin yerine durabilsin. Başka bir deyişle kod kavramı onun inşasının can alıcı noktasıdır. Genellikle “Gödel-sayılaştırması” diye ad­ landırılan Gödel Kodu’nda sayılar, simgelerin ve simge dizilerinin yerine durur. Bu yolla sayılar kuramının her önermesi belirli simgelerin dizisi olarak bir Gödel sayısı alır; gönderimi sağlayan telefon numarası ya da trafik plaka­ sı gibi. Ve bu kodlama hilesi, sayı kuramı önermelerinin iki farklı düzeyde anlaşılmasına imkân verir: sayı kuramının önermeleri olarak ve sayı kuramı önermeleri hakkmdaki önermeler olarak.
İki kolun birbirini yıkaması gibi olaylar dünyada her zaman olur ve biz bunlara özel olarak dikkat etmeyiz. Ben size bir şey derim, siz de karşılığında bana bir şey dersiniz. Paradoks? Hayır; birbirimizi algılamalarımız başlamak için bir hiyerarşiyi gerektirmez, bu yüzden bir gariplik duygusu yoktur. Öte yandan dilin garip döngüler yarattığı yer, ister dolaylı ister dolaysız kendi hakkında konuştuğu zamandır. Burada dizgenin içindeki bir şey sıçrayarak, sanki dizgenin dışındaymış gibi, dizge üzerinde etkide bulunur. Bizi rahatsız eden şey belki de kötü-tanımlanmış bir topolojik yanlışlık duygusudur: “Klein şişesi” denilen ünlü şekilde olduğu gibi iç-dış ayrımı bulanıklaşmıştır. Dizge bir soyutlama bile olsa, zihinlerimiz bir tür zihinsel topolojiyle birlikte uzaysal imgelem kullanır.
Reklam
359 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.