Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönül Sohbetleri Cilt 4

Sabri Tandoğan

Gönül Sohbetleri Cilt 4 Gönderileri

Gönül Sohbetleri Cilt 4 kitaplarını, Gönül Sohbetleri Cilt 4 sözleri ve alıntılarını, Gönül Sohbetleri Cilt 4 yazarlarını, Gönül Sohbetleri Cilt 4 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yıl 1905, Çuşima Deniz Savaşı yapılıyor. Bir tarafta Rus donanması, bir tarafta Japon donanması. İki taraf da var güçleri ile savaşı kazanmak için mücadele ediyorlar. Sonuçta galibiyet Japon amirali Taga’nın oluyor. Rus amirali esir ediliyor. Biraz sonra gelip amiralin huzuruna çıkarılacaktır. Biraz korku, biraz heyecan içinde, yüzü sapsarı
Başkan Kennedy Teksas’da vurulduğu gün, cebinden o gün söyleyeceği nutuk çıkmıştı. Nutukta İshak Peygamberin bir sözü bulunuyordu. “Yol uzun, yük ağırdır. Bu yükle, bu yola kat­lanamazsınız. Yüklerden kurtulunuz.”
Reklam
Hz. Ömer’in misafiri geldiğinde, devletin mu­munu söndürerek, cebindeki mumu yakmasındaki sonsuz ince­liği idrak edemeyenler hem kendilerini, hem ailelerini, hem de toplumlarını felâkete sürüklerler. 
Birtakım küçük hesaplar uğruna, sürekli inançlarından taviz verenler, er geç o toplumun tokadını yemeye mahkûmdurlar. Bir inancın sahibi olmak, kolay iş de­ğildir.
Değerli Fransız yazarı Andre Mauriaus kültürü şöyle tanımlıyor; “Kültür; bilinen, öğrenilen, okunulan her şey unutulduktan sonra geride kalan şeydir.” Üzerinde yıllarca düşünülmesi gereken güzeller güzeli, inceler incesi bir tanım.
Kültür Nedir?
Benim kültür görüşümün te­meli, Yunus’un, “İlim ilim demektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır.” mısralarına dayanır. Okumaktan, yazmaktan, fakülteler bitir­mekten, mastırlar, doktoralar yapmaktan, kütüphaneleri devir­mekten amaç nedir? Hep kendini tanımak, bilmek değil mi? Resulullah Efendimiz, “Nefsini bilen Rabbini bilir” buyuruyor. 
Reklam
Bir gün yine Danıştay’daki odamda bir öğle tatilinde heyet­ten çıkmış dinleniyordum, kapı vuruldu, buyurun dedim. İçeriye yaşlı bir zat girdi. “Efendim,” dedi. “Dün gece televizyonda sizi dinledim ve kırıldım, siz dediniz ki herkes isterse yardım ede­bilir, imkânlarını olabildiği kadar başkalarıyla paylaşabilir. Bu sözleri dinleyince fena hâlde öfkelendim, ben nasıl yardım ede­bilirim, Vehbi Koç değilim, Sakıp Sabancı değilim, olacak iş mi bu? Bir emekli memur kendi ailesini bile zor geçindirirken baş­kalarına nasıl yardımcı olabilir?” Adama baktım, “Lütfen benimle gelir misiniz?” dedim. O zamanlar Kızılay’daki Divan Pastane­sinin karşısında bir simitçi duruyordu, oraya gittik. Simit tabla­sının iki yanında ufacık iki çocuk gözlerini açmış, sonsuz bir iştahla simitlere bakıyorlardı. Adama döndüm, bir simit parası istedim ve aldığım simidi iki çocuğa paylaştırdım. Çocuklar se­vinçten çılgına dönmüşlerdi, hem yiyorlar hem de yerlerinde duramayıp zıplıyorlardı. Gözlerindeki umut ışığı görülmeye de­ğerdi. Yan gözle adama baktım, o da heyecanlanmıştı. Göz­lerinden yanaklarına doğru iki damla yaş sızıyordu. Bana dön­dü, “Efendim,” dedi. “Bana hayatımın en büyük dersini verdiniz, demek ki hayır yapmak için ille de Koç veya Sabancı olmaya gerek yokmuş.”
Azize Anne anlatmıştı, bir gün beş arkadaşıyla beraber o zamanlar Hacıbayram’da oturan bir veli hanımı ziyarete gider­ler. Otururlar, hâl hatır sorulur, sohbetler edilir, biraz sonra öğle ezanı okunur. Efendim derler bize müsaade, ev sahibi hanım, katiyen olmaz der, önce namazımızı kılacağız, sonra Allah ne verdiyse beraber yiyeceğiz. Öyle ısrarla
Hz. Ömer’in sözü beni hep ürpertti, titretti, ağlattı. “Bugün Allah için ne yaptın?” Acaba gece yatarken bunu kendimize sorsak kaçımız bu soruya güzel, müspet bir cevap verebile­ceğiz? Mânâ terazisi o kadar hassas, o kadar ince ki, bizim kendi kendimize, ama nalıncı keseri gibi hep kendi tarafımıza yontarak verdiğimiz kararlar, yaptığımız işler bizi nereye götü­rebilir, hiç düşünebiliyor muyuz? 
Şair Gülten Akın ne güzel söy­lüyor: “Gökyüzünde bir top bulut avare, Ben ağaca deli, buluta deli, Bir büyük oyun kardaş yaşamak dediğin, Beni ya sevmeli ya öldürmeli...”
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.