"Onları aşırı derecede sevmekle günahımın cezasını gördüm. Sevdiğim için benden öç aldılar, cellât gibi işkence ettiler." Sayfa 277
"Ya kızlarım, ya ölüm!" Sayfa 282
Kızlarını herşeyden çok seven, onlar mutlu olsun diye sefaleti yaşayan bir babanın hikayesi.
Balzac'ın okuduğum ilk eseri. Kitabın içerisinde Paris'in "kibarlar aleminin" aşağılık hallerini, o dönemde hemen hemen her eşin bir de sevgilisi olduğunu, kocaların karılarına "çocuklardan hangisi benim" diye sorma gereği duyduğu ve tüm bunların normalleştirilmiş olduğu ahlâkî çöküşü de görmüş oluyorsunuz.
Dönem 18. Yüzyılın sonu ve Fransa'da ki bu ahlâki durum ile dönemin bizim toplumumuzdaki durumu karşılaştırınca ne kadar iyi durumda olduğumuzu görebiliriz. Ahlâkî ve insani olarak Fransa'nın ve muhtemelen genel olarak Avrupa'nın çok ilerisindeymişiz.
Fakat şimdi o dönem Fransasında ki ahlaki seviyeye bir güzel yaklaştık! Gelişiyoruz yani..
Biz Batının çalışma metodlarını alıp kendi manevi dünyamızı koruyacak iken tam tersi Batının ahlaksızlığını alıp çalışma metodlarına gerek duymadık.
Bu eser vesilesiyle kendi eleştirimizi de yapmayı istedim. Çünkü hikayenin içinde ne kadar olumsuz insan davranışı varsa (duygusuz ve madde, keyif odaklı) bugün örneklerini hem de fazlasıyla bizde de görüyoruz. Spoiler vermemek için detaylı karşılaştırma yapmıyorum.
Kitabı mutlaka tavsiye ediyorum.
Herkese faydalı okumalar dilerim.